İşaratü'l İ'caz - page 382

Tetimme
mezkûrayettekicümlelerinarasındakiirtibatın­
hülâsasınabirzeyildir.
Cenab-ı Hak, vakta ki onların küfrünü istifham ifade
eden
(1)
n
?r
«n
c
ile reddetti ve halkı da taaccübe davet etti
ve ondan sonra gelen dört büyük inkılâbı gösteren dört
cümle ile bürhan getirerek ispat etti. o inkılâpların her
birisi, çok tavırlara, vaziyetlere ve mertebelere şamil ol-
duğu gibi, kendinden sonra gelen inkılâpları hazırlayıcı
birer mukaddeme oldu.
Birinci inkılâba
(2)
Ék
JGn
ƒr
en
G r
ºo
àæ`o
c
n
h
cümlesiyle işaret edil-
miştir. Yani, bir insanın cesedini teşkil eden zerrelerin
âlem-i zerratta geçirmiş olduğu vaziyetlerden son vaziye-
tine işarettir ki,
(3)
r
ºo
cÉn
« r
Mn
Én
a
cümlesiyle işaret edilen ikinci
inkılâba mukaddeme olur. Hakaik-ı kevniyenin en acibi
olan şu ikinci inkılâp da çok mertebelere, çok tavırlara
şamildir ki; son tavrı, vaziyeti,
(4)
r
ºo
µ` o
à«/
Áo
s
º o
K
cümlesiyle işa-
ret edilen üçüncü inkılâba mukaddeme olur. Bu inkılâp
dahi pek çok berzahî tavırlara şamil olup, son vaziyeti
(5)
r
ºo
µ«`/
«r
ëo
j
s
º o
K
cümlesiyle işaret edilen dördüncü inkılâpta ta-
mamlanır. Bu dördüncü inkılâp dahi birçok kabrî ve haş-
rî vaziyetlere şamil olup, en son vaziyeti
(6)
n
¿ƒo
©n
Lr
ôo
J p
¬ r
«n
dp
G s
º o
K
cümlesiyle hitam bulur.
acip:
tuhaf, hayrette bırakan.
âlem-i zerrat:
zerreler âlemi,
atomlar, moleküller âlemi.
ayet:
Kur’ân cümlesi.
berzahî:
kabir hayatıyla ilgili, ber-
zah âlemi ile ilgili.
bürhan:
delil, ispat, hüccet.
ceset:
vücut, beden.
hakaik-ı kevniye:
yaratılışa, var-
lıklara ait olan hakikatler.
haşrî:
haşre ait, haşirle ilgili, öl-
dükten sonraki dirilişe ve toplan-
maya dair.
hitam:
son, nihayet.
hülâsa:
özet.
inkılâp:
değişme, dönüşme.
irtibat:
bağ, münasebet.
ispat:
kanıtlama, doğrulama.
istifham:
soru sorup anlama, so-
rup anlama.
küfür:
imansızlık, dinsizlik.
mertebe:
derece, basamak.
mezkûr:
zikredilen, adı geçen,
anılan.
mukaddeme:
başlangıç.
şamil:
içine alan, kapsayıcı.
taaccüp:
şaşma, hayret etme,
şaşakalma.
teşkil:
oluşturma, şekillendir-
me.
tetimme:
bir konuyu veya
eseri tamamlamak için ekle-
nen kısım, ek.
vakta ki:
ne vakit ki, ne za-
man ki, o zaman ki, olduğu
vakit.
vaziyet:
durum.
zerre:
en küçük parça, mole-
kül, atom.
zeyil:
ek, bir eserin devamı
olarak yazılan kısım.
1.
Nasıl? (Bakara Suresi: 28.)
2.
Hâlbuki hayatınız yoktu. (Bakara Suresi: 28.)
3.
O size hayat verdi. (Bakara Suresi: 28.)
4.
Sonra sizi öldürecektir. (Bakara Suresi: 28.)
5.
Sonra yine hayat verecektir. (Bakara Suresi: 28.)
6.
Sonra Ona rücu edip gideceksiniz. (Bakara Suresi: 28.)
B
akara
S
ureSi
| 382 | İşaratü’l-İ’caz
1...,372,373,374,375,376,377,378,379,380,381 383,384,385,386,387,388,389,390,391,392,...576
Powered by FlippingBook