(1)
p
äÉn
ëp
dÉ°s
üdn
G
: Bu kelime, bir şeyle takyit ve tahsis edil-
meyerek, mutlak ve müphem bırakılmıştır. Mısır Müftü-
sü Şeyh Muhammed Abduh’un telâkkisine göre, “İyi
şeyler manasında olan
p
äÉn
ëp
dÉ°n
U
kelimesi, beynennâs
meşhur ve malûm olduğundan, mutlak bırakılmıştır.”
Ben de diyorum ki: surenin başına itimaden, burada
müphem bırakılmıştır. Çünkü, sure başında zikredilen
(2)
n
¿ƒo
?p
Ør
æo
j r
ºo
gÉn
æ`r
bn
Rn
Q És
ªp
en
h n
Iƒ'
?°s
üdG n
¿ƒo
ª«/
?o
j
ayeti buradaki
p
äÉn
ëp
dÉ°n
U
’yi beyandır.
(3)
o
QÉn
¡r
fn
’r
G Én
¡p
àr
ën
J r
øp
e i/
ôr
én
J m
äÉs
æ`n
L r
ºo
¡n
d s
¿n
G
: Bu ayetten
maksat, mükâfattan neş’et eden neşeli lezzet ve sürur-
dur. Bu maksadın takviyesine işaret eden kayıtlar:
1.
(4)
s
¿n
G
’nin te’kidi.
2.
?
’ın ihtisası.
3.
(5)
r
ºo
¡n
d
’ün takdimi.
4. Cennetin cem’iyle tenkiri.
5. Cereyanın zikri.
6.
(6)
n
âr
ën
J
ile beraber
(7)
r
øp
e
’in zikri.
7.
(8)
l
ôp
¡n
f
tabiriyle tarifidir.
şey, varılmak istenen nokta, niyet,
meram.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
mana:
anlam.
mutlak:
herhangi bir kayda bağlı
olmayan, kayıtsız, şartsız.
mükâfat:
ödül.
müphem:
örtülü, kapalı, anlaşıl-
maz.
neş’et:
meydana gelme, ileri gel-
me, hasıl olma, oluşma.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldığı
114 bölümden her biri.
sürur:
sevinç, mutluluk.
tabir:
ifade.
tahsis:
has kılma, ayırma.
takdim:
arz etme, sunma.
takviye:
kuvvetlendirme, sağlam-
laştırma.
takyit:
kayıt ve şarta bağlama.
tarif:
bir şeyi bütün vasıflarını içi-
ne alacak şekilde anlatma.
te’kit:
kuvvetlendirme, sağlamlaş-
tırma.
telâkki:
anlama, anlayış, görüş.
tenkir:
belirsiz kılma.
zikir:
anma, bildirme.
ayet:
Kur’ân cümlesi.
beyan:
anlatma, açıklama.
beynennâs:
halk arasında, in-
sanlar arasında.
cem:
toplama, bir araya getir-
me.
cereyan:
olma, meydana gel-
me.
ihtisas:
hissetme, duyma.
itimaden:
itimat ederek, da-
yanarak, güvenerek.
maksat:
kastedilen, istenilen
1.
Güzel ve iyi işler. (Bakara Suresi: 25.)
2.
Namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda bağış-
ta bulunurlar. (Bakara Suresi: 3.)
3.
Onlar için altından nehirler akan Cennetler vardır. (Bakara Suresi: 25.)
4.
Muhakkak.
5.
Onlar için.
6.
Alt.
7.
-den, -dan.
8.
Irmak, nehir.
İşaratü’l-İ’caz | 333 |
a
hireTe
i
man