“
Cennettedünyameyvelerininyalnızisimlerivardır
.”
Yani, isimleri birdir, fakat lezzetleri ayrıdır.
Cennette lezzetin devamı meselesi ise: evet, lezzetin
hakikî lezzet olması, zeval görmeyip devam etmesinden-
dir. zira elemin zevali lezzet olduğu gibi, lezzetin zevali
de elemdir, hatta zevalinin tasavvuru bile elemdir. evet,
bütün mecazî âşıkların eninleri, bağırıp çağırmaları, bu
kısım elemdendir, ve bütün divanlarıyla yaptıkları ağla-
malar, vaveylâlar, hep mahbupların firak ve zevallerinin
tasavvurundan neş’et eden elemdendir.
evet, pek çok muvakkat lezzetler var ki, zevalleri dai-
mî elemleri intaç ettiği gibi; çok elemlerin zevali de, leziz
lezzetlere bais olur. lezzet ve nimet ise, devam etmek
şartıyla lezzet ve nimet sayılabilir.
Hülâsa
:
İnsanebediçinyaratılmıştır.Onunhakikîlez-
zetleriancakmarifetullah,muhabbetullah,ilimgibi
umur-iebediyededir
.
Bu ayetin cümleleri arasındaki rabıtaları gördük.
Şimdicümlelerinişgalettikleriyerlerlemünasebet-
lerinebakacağız.
evet,
(1)
p
äÉn
ëp
dÉs
°üdG Gƒo
?p
ªn
Yn
h Gƒo
æn
e'
G n
øj/
òs
dG p
ô°u
ûn
Hn
h
. Bu cümle-
nin, bu mevki ile münasebeti:
evet, Cenab-ı Hak, ibadeti teklif etti ve nübüvveti is-
pat etti ve peygamberimizi (
AsM
) tebliğ-i umura memur
yaptı ve dünyevî bazı lezzetlere cevaz vermeyen ve
ayet:
Kur’ân cümlesi.
bais:
sebep olan.
cevaz:
caiz olma, izin, ruhsat, ya-
pılmasına teşvik olunmayan, an-
cak mâni de olunmayan iş.
daimî:
sürekli, devamlı.
divan:
eskiden yaşamış şairleriin
şiirlerinin toplandığı kitap.
dünyevî:
dünyaya ait.
ebed:
sonsuzluk, daimîlik.
elem:
dert, üzüntü, kaygı, tasa.
enin:
inilti, inleme, inleyiş.
firak:
ayrılık, hicran.
hakikî:
gerçek.
hülâsa:
kısaca, sözün kısası.
ilim:
bilgi, marifet.
intaç:
netice verme, sonuçlandır-
ma.
ispat:
delil göstererek iddiayı sağ-
lamlaştırma.
işgal:
yer alan, yer tutan.
leziz:
lezzetli, tatlı.
mahbup:
sevgili, sevilen, mu-
habbet edilen.
marifetullah:
Allah’ı tanıma,
anlama, bilme.
mecazî:
mecazla ilgili, mecaza
ait, kelimenin kendisi için kon-
duğu gerçek anlamının dışın-
da.
mesele:
konu.
mevki:
yer, makam.
muhabbetullah:
Allah sevgisi,
Cenab-ı Hakka karşı duyulan
sevgi.
muvakkat:
geçici.
münasebet:
ilgi, ilişki, bağ.
neş’et:
meydana gelme, oluş-
ma, çıkma.
nimet:
lütuf, ihsan, bağış.
nübüvvet:
nebilik, peygam-
berlik, Allah elçiliği.
Peygamber:
Hazret-i Muham-
med (
ASM
).
rabıta:
ilişki, bağ.
şart:
koşul.
tasavvur:
bir şeyi zihinde şe-
killendirme, düşünme.
tebliğ-i umur:
emirleri bildir-
me, yapılacak işlerin bildiril-
mesi.
teklif:
öneri.
umur-i ebediye:
ebedî emir-
ler, sonsuz ve sürekli işler.
vaveylâ:
çığlık, feryat.
zeval:
sona erme, bitme, yok
olma.
1.
İman eden ve güzel işler yapanları müjdele. (Bakara Suresi: 25.)
B
akara
S
ureSi
| 328 | İşaratü’l-İ’caz