r
än
ô°n
†r
Nn
Gn
h r
ân
Hn
Qn
h ¢o
Vr
Qn
’r
G p
äs
õn
à`r
gÉn
a k
ABÉ n
e p
ABÉ n
ªs
°ùdG n
øp
e n
?n
õr
fn
Gn
h
(1)
p
äGn
ôn
ªs
ãdG n
øp
e =/
¬p
H n
ên
ôr
Nn
Én
a r
ân
àn
Ñ`r
fn
Gn
h
Bu itibarla, inzali takip eden
(2)
r
äs
õn
à`r
gp
G
fiilidir.
±
’nin
de asıl mevkii,
r
äs
õn
à`r
gp
G
’dir.
(3)
=/
¬p
H
’deki
Ü
harfi, sebebiyetle karışık ilsak manasına-
dır. Yani, su, semeratın husulüne sebep olduğu gibi, se-
merata mülsak, karışık, yapışık olduğundan da, semera-
tın taravet ve tazeliğini muhafazaya vesiledir.
(4)
p
äGn
ôn
ªs
ãdG n
øp
e
’taki
r
øp
e
, beyanla karışık iptidayı ifade
eder. Bu itibarla
(5)
n
ên
ôr
Nn
G
’ye mef’ul olamaz, ancak sâmi-
in fehmine göre tayin edilen mef’ulü mukadderdir.
p
äGn
ôn
ªs
ãdG n
øp
e
ise, o mef’ule beyandır. takdir-i kelâm
(6)
p
äGn
ôn
ªs
ãdG n
øp
e
(
Ék
YGn
ƒr
fn
G
)
=/
¬p
H n
ên
ôr
Nn
Én
a
şeklindedir.
nekre olarak
(7)
Ék
br
Rp
Q
’nın zikredilmesi, bu rızkın nere-
den ve neyle husule geldiği size meçhul olduğuna işaret-
tir.
(8)
r
ºo
µ`n
d
’deki
?
, ecliyet ve sebebiyet içindir. Yani,
“Siz
rızkıngelmesinesebepsiniz,amaistifadesisizemahsus
vemünhasırdeğildirvebaşkalardatebeanistifadeyeşe-
riktirler.”
beyan:
anlatma, açıklama.
ecliyet:
cihetiyet, sebebiyet, se-
bep oluş.
fehim:
anlama, anlayış, kavrayış.
fiil:
iş, oluş, davranış, hareket.
husul:
olma, meydana gelme.
ilsak:
yapıştırma, bitiştirme, kat-
ma.
inzal:
indirme, indirilme.
iptida:
baş, başlangıç.
istifade:
faydalanma, yararlanma.
itibar:
bakımdan, sebepten.
mana:
anlam.
meçhul:
bilinmeyen, hakkında bil-
gi olmayan.
mef’ul:
tümleç.
mevki:
yer, makam.
muhafaza:
koruma.
mukadder:
takdir edilmiş.
mülsak:
ilsak edilmiş, bitiştirilmiş,
kavuşturulmuş.
münhasır:
mahsus, ait, yönelik.
nekre:
belirsiz isim.
rızık:
Allah tarafından her canlı
için ayrılmış ve takdir edilmiş olan
nimet, yiyecek içecek ve giyecek
ile ilgili şeyler.
sâmi:
dinleyen, dinleyici.
sebebiyet:
sebep olma, icap ettir-
me, gerektirme.
semerat:
semereler, meyveler.
şerik:
ortak.
takdir-i kelâm:
sözün kıyme-
ti.
taravet:
tazelik, körpelik.
tayin:
belirleme, gösterme, sı-
nırını çizme.
tebean:
tâbi olarak, uyarak,
uymak suretiyle.
vesile:
bahane, sebep.
zikir:
anma, bildirme.
1.
Semadan bir su indirdi de yeryüzü harekete geldi, kabardı; nebatatını yeşertti, bitirdi ve
onunla meyvelerden bir rızık çıkardı.
2.
Harekete geldi.
3.
Onunla.
4.
Meyvelerden. (Bakara Suresi: 22.)
5.
Çıkardı.
6.
Onunla çeşit çeşit meyveler çıkardı.
7.
Rızık olarak. (Bakara Suresi: 22.)
8.
Sizin için. (Bakara Suresi: 22.)
B
akara
S
ureSi
| 258 | İşaratü’l-İ’caz