Ve keza, bütün enva-ı şirkin reddine işarettir. Yani,
“
Nezatındavenesıfâtındaveneef’alindeşeriki,şebihi
yoktur.
”
Ve keza, Vesenî, sâbiî, ehl-i teslis, ehl-i tabiat gibi fı-
rak-ı dâllenin tevehhüm ettikleri şeriklerin tabakalarına
işarettir.
İhtar:
Vesenî mezhebinin menşei, yıldızları ilâh itikat et-
mek, hulûlü tahayyül etmek, cismiyeti tevehhüm et-
mek gibi gülünç şeylerdir.
(1)
n
¿ƒo
ª n
?`r
©n
J r
ºo
à`r
fn
Gn
h
: Bu cümle ile ayetlerin sonunda zikre-
dilen emsalî cümleler, İslâmiyet’in menşei ilim, esası akıl
olduğuna işaret eder. Binaenaleyh, İslâmiyet’in, hakika-
ti kabul ve safsatalı evhamı reddetmek, şanındandır.
(2)
n
¿ƒo
ª n
?`r
©n
J
’ye bir mef’ulün terki, çok mef’ullerin takdi-
rine sebep olmuştur. demek, icaz ve ihtisarı yapmakla,
itnap ve uzatmaktan kaçarken, daha ziyade itnaba, tat-
vile sebep olmuştur. Yani, “
Allah’tanbaşkama’budunuz
olmadığını,hâlıkınızınbulunmadığını,başkabirKadîr-i
mutlakolmadığınıvemün’iminizinbulunmadığınıbilirsi-
niz.
” keza bilirsiniz ki, “
Onlarınuydurduklarıâlihevees-
nam,birşeyekàdirolmayıp,onlardamahlûkvemec’ul
şeylerdir.
”
®
âlihe:
batıl ilâhlar, tanrılar.
ayet:
Kur’ân cümlesi.
binaenaleyh:
bundan dolayı, bu-
nun üzerine.
ef’al:
fiiller, işler, ameller.
ehl-i tabiat:
tabiatperestler, tabia-
ta tapanlar.
Ehl-i teslis:
teslis ehli, Allah’ın üç
(baba, oğul, kutsal ruh) olduğuna
inananlar; Hristiyanlar.
emsal:
örnekler, benzerler.
enva-ı şirk:
Allah’a ortak koşma-
nın nevileri, çeşitleri.
esnam:
putlar, sanemler.
evham:
vehimler, zanlar, kuruntu-
lar.
fırak-ı dâlle:
sapık gruplar, dalâlet
fırkaları, ehl-i sünnetten ayrılan
gruplar, hak yoldan ayrılmış grup-
lar.
hakikat:
gerçek, doğru.
hâlık:
yoktan yaratan, her şeyi
yoktan var eden.
hulûl:
tenasuha inananlara göre
bir ruhun bedenden ayrıldıktan
sonra başka bir bedene girmesi,
tenasuh, reenkarnasyon.
icaz:
az sözle çok mana ifade et-
me.
ihtar:
dikkat çekme, hatırlatma,
uyarı.
ihtisar:
kısaltma, özetleme.
ilâh:
tanrı, ma’bud.
ilim:
bilgi, marifet.
itikat:
bir inanca, bir fikre bağlan-
ma, inanma.
itnap:
gereksiz sözlerle konuyu
uzatma.
kàdir:
bir işi yapmaya gücü yeten,
kuvvet sahibi olan.
Kadîr-i Mutlak:
hiç bir kayıt
ve şarta tâbi olmaksızın her
şeye gücü yeten sonsuz kud-
ret sahibi, Allah.
keza:
böylece, aynı şekilde.
Ma’bud:
kendisine ibadet edi-
len, tapınılan, kulluk edilen Al-
lah.
mahlûk:
yaratık, Allah tarafın-
dan yaratılmış olan.
mec’ul:
meydan çıkarılmış,
yapılmış olan.
menşe:
esas, kaynak.
mün’im:
nimet veren, ikram
eden, Allah.
Sâbiî:
yıldıza tapan insanlar.
safsata:
boş, temelsiz, asılsız
söz.
şan:
şan, şöhret, ün.
şebih:
benzer, tıpkı.
şerik:
ortak, hissedar.
tabaka:
derece, kat.
tahayyül:
hayale getirme, ha-
yalinde canlandırma.
tatvil:
uzatma, uzatılma.
tevehhüm:
vehmine kapıl-
mak, öyle zannetmek.
Vesenî:
putperest, puta ta-
pan.
zikir:
anma, bildirme.
ziyade:
çok, fazla.
1.
Bildiğiniz hâlde, bile bile. (Bakara Suresi: 22.)
2.
Bilirsiniz. (Bakara Suresi: 22.)
B
akara
S
ureSi
| 260 | İşaratü’l-İ’caz