•
Sekizincisi
:
Ölümgibi“hâsıl-ıbilmastar”denilen
şey,kesbgibibirmastaramütevakkıftır.Yani,âdetullah
üzerine,ohâsıl-ıbilmastarınvücudunaşartkılınmıştır.
kesb denilen mastarda çekirdek ve ukde-i hayatiye, me-
yelândır. Bu düğümün açılmasıyla, meseledeki düğüm
de açılır.
•
Dokuzuncusu
:
Cenab-ıHakkınef’alinde,tercih
edicibirgaraza,birilleteihtiyaçyoktur;ancaktercihedi-
ci,Cenab-ıHakkınihtiyârıdır.
•
Onuncusu
:
Biremrin,behemehâlbirmüessirinte-
siriylevücudagelmesilâzımdırki,tereccühbilâmüreccih
lâzımgelmesin.Amma,itibarîemirlerdetahsisedicibir
şeybulunmasabile,muhallâzımgelmez.
•
Onbirincisi
:
Birşey,vücuduvacipolmadıkçavü-
cudagelmez.Evet,irade-icüz’iyenintaallûkuylairade-i
külliyenintaallûkubirşeydeiçtimaettiklerizaman,oşe-
yinvücuduvacipolurvederhalvücudagelir.
•
Onİkincisi
:
Birşeyibilmekle,mahiyetinibilmek
lâzımgelmez.Vebirşeyibilmemekle,oşeyinadem-ivü-
cudulâzımgelmez.Binaenaleyh,cüz-iihtiyârîninmahi-
yetinintabiredilememesi,vücudununkat’iyetinemünafi
değildir.
nazar-ı dikkatinize arz ettiğim şu esasları tam mana-
sıyla anladıktan sonra, şu maruzatımı da dinleyiniz.
âdetullah:
Allah’ın âdetleri.
amma:
ama, lâkin, ancak.
arz:
sunma, bildirme.
behemehâl:
mutlaka, elbette, ne
yapıp edip.
bilâmüreccih:
tercih etmeksizin,
tercihsiz.
binaenaleyh:
bundan dolayı, bu-
nun üzerine.
cenab-ı Hak:
Allah; doğru, gerçek,
Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve
azamet sahibi yüce Allah.
cüz-i ihtiyârî:
Cenab-ı Hak tarafın-
dan insana verilen arzu serbestli-
ği; dilediği gibi hareket edebilme
kuvveti; cüz’î irade.
ef’al:
fiiller, işler.
emr:
iş, oluş, faaliyet.
garaz:
kötü kasıt, düşmanca ni-
yet, kin.
hâsıl-ı bilmastar:
gerçek tesir sa-
hibinden meydana gelen fiil. (ateş
ederek bir adamı öldürmede, ateş
etmek mastar, adamın ölmesi hâ-
sıl-ı bilmastardır.
içtima:
toplanma, bir araya gel-
me.
ihtiyâr:
irade, tercih.
illet:
sebep.
irade-i cüz’iye:
cüz’î irade, insan-
da bulunan sınırlı irade, bir şeyi
yapmak veya yapmamak konu-
sunda Allah tarafından insanın
elinde bırakılmış istek.
irade-i külliye:
küllî irade, Cenab-
ı Hakkın her şeye hâkim olan ve
her şeyi içine alan iradesi; Cenab-
ı Hakkın, her istediğini yapabilme
B
akara
S
ureSi
| 122 | İşaratü’l-İ’caz
gücü, kudreti ve her şeye şa-
mil olan emri ve iradesi.
itibarî:
gerçekte olmayan,
varsayılan.
kat’iyet:
kat’îlik, kesinlik.
kesb:
çalışarak elde etme, ça-
lışarak kazanma.
mahiyet:
bir şeyin aslı, esası,
niteliği.
maruzat:
arz edilenler, sunu-
lanlar.
mastar:
kaynak, bir şeyin çık-
tığı yer; fiil (iş, hareket, oluş
bildiren kelime) kökü.
mesele:
konu.
meyelân:
meyletme, bir tara-
fa eğilme.
müessir:
tesir eden, tesirini
gösteren, eser ve iz bırakan.
muhal:
imkânsız, olması
mümkün olmayan.
münafi:
zıt, muhalif, uymaz,
aykırı.
mütevakkıf:
bir şeye bağlı
olan, ancak onunla olabilen.
nazar-ı dikkat:
dikkatli bak-
ma, dikkatli bakış.
taallûk:
alâkalı, münasebetli
olma.
tabir:
ifade.
tahsis:
has kılma, ayırma.
tercih:
bir şeyi diğerlerinden
daha üstün tutma, yeğleme.
tereccüh:
üstünlük, üstün gel-
me.
tesir:
etki.
ukde-i hayatiye:
hayatla ilgili
düğüm, hayat düğümü.
vacip:
zorunlu, yapılması ge-
rekli olan.
vücut:
varlık.