İman ve Küfür Muvazeneleri - page 50

Hâlbuki bütün validelerin şefkatleri, ancak bir lem’a-i
tecelli-i rahmettir.
(1)
onun içindir ki, kâmil insanlar acz-
de ve havfullahta öyle bir lezzet bulmuşlar ki, kendi havl
ve kuvvetlerinden şiddetle teberri edip, Allah’a acz ile sı-
ğınmışlar. Aczi ve havfı kendilerine şefaatçi yapmışlar.
diğer ilâç ise, şükür ve kanaat ile talep ve dua ve rez-
zak-ı rahîm’in rahmetine itimattır. öyle mi? evet, bütün
yeryüzünü bir sofra-i nimet eden ve bahar mevsimini bir
çiçek destesi yapan ve o sofranın yanına koyan ve üstü-
ne serpen bir Cevad-ı kerîm’in misafirine, fakr ve ihti-
yaç nasıl elîm ve ağır olabilir? Belki fakr ve ihtiyacı, hoş
bir iştiha suretini alır. İştiha gibi, fakrın tezyidine çalışır.
onun içindir ki, kâmil insanlar, fakr ile fahretmişler. sa-
kın yanlış anlama, Allah’a karşı fakrını hissedip, yalvar-
mak demektir. Yoksa, fakrını halka gösterip, dilencilik
vaziyetini almak demek değildir.
Ve o bilet, senet ise, başta namaz olarak, eda-i feraiz
ve terk-i kebairdir. öyle mi? evet, bütün ehl-i ihtisas ve
müşahedenin ve bütün ehl-i zevk ve keşfin ittifakıyla, o
uzun ve karanlıklı ebedülâbâd yolunda zâd ve zahîre, ışık
ve burak ancak kur’ân’ın evamirini imtisal ve nevahisin-
den içtinap ile elde edilebilir. Yoksa fen ve felsefe, sanat
ve hikmet o yolda beş para etmez. onların ışıkları kab-
rin kapısına kadardır.
(2)
İşte ey tembel nefsim! Beş vakit namazı kılmak, yedi
kebairi terk etmek ne kadar az ve rahat ve hafiftir. neti-
cesi, meyvesi ve faydası ne kadar çok, mühim ve büyük
acz:
güçsüzlük, kuvvetsizlik.
burak:
Cennete mahsus bir binek.
Cevad-ı kerîm:
sonsuz ikram ve
iyilik sahibi olan Allah.
deste:
bağ, demet.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ebedülâbâd:
ahiret, ebedî hayat.
eda-i feraiz:
farzların yerine geti-
rilmesi.
ehl-i ihtisas ve müşahede:
gö-
ren ve bilen uzman kişiler, bilgin-
ler.
ehl-i zevk ve keşif:
mana âlemi
ile ilgili gönül insanları, velîler.
elîm:
çok acıklı, üzüntü veren.
evamir:
emirler, kanunlar.
fahretmek:
övünmek, büyüklük
taslamak.
fakr:
ihtiyaç, yoksulluk.
felsefe:
bir şeyin teorik yönü.
fen:
ispata dayanan ilimler; tec-
rübî ilimler.
havf:
korku, korkma.
havfullah
: Allah korkusu.
havl:
güç.
hikmet:
felsefe, ilim.
içtinap:
sakınma, kaçınma.
imtisal:
uyma, sarılma.
inanç:
bir fikre bağlanma.
iştiha:
meyil, haz, arzu.
itimat:
güvenme.
ittifak:
birleşme.
kabir:
mezar.
kâmil:
olgun, kemal sahibi.
kanaat:
aç gözlü olmayıp hırs gös-
termemek.
kebair:
büyük günahlar.
lem’a-i tecelli-i rahmet:
Ce-
nab-ı Hakkın rahmetinin te-
cellisinin bir parıltısı.
mühim:
önemli.
nefis:
kötülüğe meylettiren
duygu; kendisi.
nevahi:
yasaklar.
rahmet:
şefkat etme, esirge-
me.
rezzak-ı rahîm:
merhame-
tiyle rızık veren Allah.
senet:
sahiplik belgesi.
sofra-i nimet:
nimet sofrası.
şefaatçi:
af için sebep ve ve-
sile olması ümit edilen.
şefkat:
acıma ve yardım duy-
gularıyla dolu karşılıksız sev-
gi.
şükür:
Allah’ın nimetlerine kar-
şı memnunluk gösterme.
talep:
istek.
teberri:
arınma, uzaklaşma.
terk-i kebair:
büyük günah-
ları işlemekten kaçınma.
tezyit:
arttırma, çoğaltma.
vakit:
zaman; kere, defa.
valide:
anne.
vaziyet:
durum.
zâd:
azık, gıda.
zahîre:
gıda malzemeleri.
1.
Bkz. Buharî, Edep: 19; Müslim, Tevbe: 17, 20, 21; Tirmizî, Daavat: 99; İbniMâce, Züht: 35;
Darimî, Rikak: 69; Müsned, 2:334, 434, 484, 526, 3: 55, 4:312, 5:439.
2.
Buharî, Rikak: 42; Müslim, Züht: 5; Neseî, Cenaiz: 52; Müsned, 3:110.
Y
edinCi
S
öz
| 50 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,40,41,42,43,44,45,46,47,48,49 51,52,53,54,55,56,57,58,59,60,...412
Powered by FlippingBook