İman ve Küfür Muvazeneleri - page 56

S
ekizinCi
S
öz
| 56 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
acip:
şaşılan ve hayret uyan-
dıran hâl.
alâkadar:
ilgili.
arşın:
68 cm olan eski bir
uzunluk ölçüsü.
arzu:
istek.
birader:
kardeş.
cihet:
taraf.
davet:
çağırmak.
dehşet:
ürküntü, korku.
ejderha:
büyük canavar.
emir:
komut, buyruk.
evvelki:
önceki.
fikir:
düşünce.
hâkim:
hükmeden, hâkimiyet
sahibi
hareket:
kımıldanma.
hizmetkâr:
hizmetçi.
hücum:
saldırma.
hüsnüzan
: iyi zan, güzel dü-
şünme.
ihtimal:
olabilirlik nispeti.
irade:
istek, arzu.
maksat:
amaç, niyet.
merak:
çok şiddetli arzu.
muallâk:
boşlukta duran.
muhabbet:
sevgi.
neş’et:
çıkma, doğma.
rast gelmek:
karşılaşmak.
razı:
memnun.
sahra:
büyük çöl.
sahra-i azîme:
büyük çöl.
sevk etme:
yönlendirme; gön-
derme, hareket ettirme.
taht-ı emir:
emir altında.
tecrübe:
deneme.
tedehhüş:
dehşet hissine ka-
pılma.
teselli:
avunma.
tılsım:
herkesin bilip çözeme-
diği gizli sır
vaziyet:
durum, hâl.
sonra, git gide, bu dahi evvelki biraderi gibi bir sahra-i
azîmeye girdi. Birden hücum eden bir aslanın sesini işit-
ti, korktu. Fakat biraderi kadar korkmadı. Çünkü, hüsnü-
zannıyla ve güzel fikriyle, “Şu sahranın bir hâkimi var.
Ve bu aslan, o hâkimin taht-ı emrinde bir hizmetkâr ol-
ması ihtimali var” diye düşünüp, teselli buldu. Fakat yine
kaçtı. tâ altmış arşın derinliğinde bir susuz kuyuya rast
geldi; kendini içine attı. Biraderi gibi, ortasında bir ağa-
ca eli yapıştı. Havada muallâk kaldı. Baktı; iki hayvan, o
ağacın iki kökünü kesiyorlar. Yukarıya baktı, aslan; aşa-
ğıya baktı, bir ejderha gördü. Aynı kardeşi gibi, bir acip
vaziyet gördü. Bu dahi tedehhüş etti. Fakat kardeşinin
dehşetinden bin derece hafif. Çünkü güzel ahlâkı ona
güzel fikir vermiş. Ve güzel fikir ise, ona her şeyin güzel
cihetini gösteriyor. İşte bu sebepten şöyle düşündü ki:
“Bu acip işler birbiriyle alâkadardır. Hem, bir emir ile
hareket ederler gibi görünüyor. öyle ise, bu işlerde bir
tılsım vardır. evet, bunlar bir gizli hâkimin emriyle dö-
nerler. öyle ise, ben yalnız değilim. o gizli hâkim bana
bakıyor, beni tecrübe ediyor, bir maksat için beni bir ye-
re sevk edip davet ediyor.”
Şu tatlı korku ve güzel fikirden bir merak neş’et eder
ki: “Acaba, beni tecrübe edip, kendini bana tanıttırmak
isteyen ve bu acip yol ile bir maksada sevk eden kimdir?”
sonra tanımak merakından tılsım sahibinin muhabbe-
ti neş’et etti. Ve şu muhabbetten tılsımı açmak arzusu
neş’et etti. Ve o arzudan tılsım sahibini razı edecek ve
hoşuna gidecek bir güzel vaziyet almak iradesi neş’et etti.
1...,46,47,48,49,50,51,52,53,54,55 57,58,59,60,61,62,63,64,65,66,...412
Powered by FlippingBook