Uzanacak. ger pencere, kamet-i himmetinden alçaksa,
tevazuyla takavvüs edecek, eğilecek.
kâmillerde, büyüklük mikyasıdır küçüklük; nakıslarda, kü-
çüklük mizanıdır büyüklük.
• • •
Hasletlerin Yerleri Değişse, Mahiyetleri Değişir
Bir haslet; yer ayrı sima bir. kâh dev, kâh melek, kâh sa-
lih, kâh talih. Misali şunlardır:
zayıfın kaviye karşı izzet-i nefsi sayılan bir sıfat, ger olur-
sa kavide, tekebbür ve gururdur.
kavinin bir zayıfa karşı da tevazuu sayılan bir sıfatı, ger
olursa zayıfta, tezellül ve riyadır.
Bir ulülemir, makamında olursa ciddiyeti, vakardır, mah-
viyeti zillettir.
Hanesinde bulunsa, mahviyeti tevazu, ciddiyeti kibirdir.
Mütekellim-i vahde olsa eğer bir zatta, müsamaha hami-
yet, fedakârlık bir haslet, bir amel-i salihtir.
Mütekellim-i maalgayr olsa eğer o zatta, müsamaha hı-
yanet, fedakârlık bir sıfat, bir amel-i talihtir.
tertib-i mebadide tevekkül, tembelliktir. terettüb-i neti-
ce noktasındaki tefviz, tevekkül-i şer’îdir.
semere-i sa’yine, kısmetine rıza ise, memduh bir kana-
attir, meyl-i sa’ye kuvvettir.
amel-i salih:
hayırlı, faydalı davra-
nış.
amel-i talih:
kötü iş.
eğer:
şayet.
fedakârlık:
değerli şeyleri gözden
çıkarma.
ger:
eğer.
gurur:
boş şeylerle övünme, bö-
bürlenme.
hamiyet:
kutsal değerleri koruma
gayreti.
hane:
ev.
haslet:
huy, karakter.
hıyanet:
ihanet, kötülük etme.
izzet-i nefis:
vakar, şeref ve haysi-
yeti koruma duygusu.
kâh:
bazen.
kamet-i himmet:
gayret derecesi,
gayret miktarı.
kâmil:
olgun, fazilet ve kemal sa-
hibi.
kanaat:
gönül tokluğu.
kavi:
güçlü.
kısmet:
kazanç, nasip, kader.
kibir:
kendisini büyük gösterip
başkasını küçük görmek.
mahiyet:
nitelik, özellik.
mahviyet:
alçak gönüllülük, ken-
dini değersiz görme.
makam:
mevki, mertebe.
melek:
Allah’ın nurdan yarattığı
varlıklar.
memduh:
beğenilmiş, övülmüş,
metholunmuş.
meyl-i sa’y:
çalışma arzusu.
mikyas:
ölçü.
misal:
örnek.
mizan:
ölçü, terazi.
müsamaha:
hoşgörü.
mütekellim-i maalgayr:
baş-
kaları adına konuşan (1. çoğul
şahıs, yani “biz”).
mütekellim-i vahde:
kendi
şahsı namına konuşan (1. tekil
şahıs, yani “ben”).
nakıs:
noksanlık, kendini ek-
sik ve değersiz görmek.
nokta:
önemli husus.
rıza:
hoşnutluk, memnuniyet.
riya:
gösteriş.
salih:
hayırlı, iyi.
semere-i sa’y:
çalışmanın so-
nucu.
sıfat:
hâl, keyfiyet, nitelik.
sima:
yüz, görünüş.
takavvüs:
bükülme, eğilme.
talih:
şerli, kötü.
tefviz:
işleri Allah’a bırakma.
tekebbür:
kendini üstün, baş-
kalarını değersiz görme, kibir-
lenme.
terettüb-i netice:
sonuç alma.
tertib-i mebadi:
ön çalışma,
ön şart.
tevazu:
alçak gönüllülük, ken-
dini kimseden üstün görme-
me ve herkesle beraber olma
özelliği.
tevekkül:
Allah’a güvenme.
tevekkül-i şer’î:
dinin istediği
tevekkül.
tezellül:
alçalma.
ulülemir:
yönetici, idareci.
vakar:
ağırbaşlılık, onurluluk,
haysiyeti koruma, heybet.
zat:
kişi.
zillet:
alçaklık, ezilmişlik.
ç
ekirdekler
ç
içekleri
| 706 |
Eski said dönEmi EsErlEri