Zaman Olur ki, Adem-i Nimet Nimettir
Hafıza bir nimettir. Fakat ahlâksız bir adamda, musibet
zamanında, nisyan ona racihtir.
nisyan da bir nimettir. Yalnız her günün âlâmını çektirir,
müterakim olmuş âlâmı unutturur.
• • •
Her Musibette Bir Cihet-i Nimet Var
ey musibetzede! Musibetin içinde bir nimet münderiçtir;
dikkat et de, onu gör. nasıl her şeyde vardır,
Bir derece-i hararet; her musibette vardır bir derece-i ni-
met. daha büyüğü düşün küçükteki nimetin,
dereceyi görerek, Allah’a çok şükür et. Yoksa isti’zamla
ürkersen, “of, of!” ile üflersen, o da aksine şişer.
Şişer de dehşetlenir. eğer merak da etsen, bir iken ikile-
şir. kalpte olan misali, döner hakikat olur.
Hakikatten ders alır, sonra döner, başlıyor kalbini tokat-
lıyor.
• • •
Büyük Görünme, Küçülürsün
ey enesi çifteli, kafası da kibirli! Şu mizanı bilmeli: Her
adam için elbet cemiyet-i beşerde, içtimaî binada,
görmek görünmek için, şu mertebe denilen bir pencere-
si var. ger pencere kamet-i kıymetinden yüksekse, te-
kebbürle tetavül edecek,
racih:
tercih edilen.
şükür:
minnet duygusu ile teşek-
kür etme.
tekebbür:
kendini üstün, başkala-
rını değersiz görme, kibirlenme.
tetavül:
uzun olma, uzama.
adem-i nimet:
nimetin yoklu-
ğu.
ahlâksız:
insanlık şerefine ya-
kışmayan işler, davranışlar ya-
pan.
aksine:
tersine.
âlâm:
üzüntüler, elemler ve sı-
kıntılar.
cemiyet-i beşer:
toplum.
cihet-i nimet:
nimet yönü.
dehşetlenme:
ürkütücü hâl
alma.
derece-i hararet:
sıcaklık se-
viyesi düzeyi.
derece-i nimet:
nimet merte-
beleri.
eğer:
şayet.
enesi çifteli:
çok enaniyetli,
bencillik ve benlik duygusu
gelişmiş.
ger:
eğer.
hafıza:
insanın her şeyi muha-
faza ettiği beyindeki bilgi de-
posu.
hakikat:
gerçek.
içtimaî bina:
sosyal hayat bi-
nası.
isti’zam:
büyütme, şişirme.
kamet-i kıymet:
kıymet, de-
ğer mertebesi.
merak:
derin düşünceye ka-
pılmak.
mertebe:
derece.
misal:
örnek.
mizan:
ölçü, değerlendirme
ölçüsü.
musibet:
belâ ve felâket.
musibetzede:
musibet gör-
müş, felâkete uğramış, belâ ve
kazaya uğrayan.
münderiç:
içine konulmuş.
müterakim:
biriken.
nimet:
iyilik, lütuf, ihsan, ba-
ğış.
nisyan:
unutma, unutkanlık.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 705 |
l
emaaT