İbadettir o ahval, kadim-i lemyezel’e, Hakîm-i lâyezal’e.
küremiz hayvana pek benziyor; âsâr-ı hayat, gösteri-
yor. eğer yumurta kadar küçülse, bilfarz-ı muhal.
Mini mini bir hayvan olması pek muhtemel. Yuvarlak bir
huveyne, küre kadar büyüse, o da böyle olması pek ka-
rip bir ihtimal.
Âlemimiz insan kadar küçülse, yıldızlar zerreler suretine
dönerse, bir zîşuur hayvana dönmesi caiz olur; akıl da
bulur mecal.
demek âlem erkânlarıyla birer âbid-i müsebbih, birer mu-
tî musahhar Hâlık-ı lemyezel’e, kadîr-i lâyezal’e.
kemmen büyük olması, keyfen büyük olması her vakit lâ-
zım gelmez. zira, daha cezaletlidir saat-i hardalmisal,
Bir saatten ki, timsali Ayasofî kadardır. Bir sineğin hilka-
ti hayretfezadır filden. o mahlûk-i bîfasal,
ger kalem-i kudretle bir cüz-i fert üstüne esîrin cevahir-i
ferdiyle yazılsa, bir kur’ân ki, sıgar-ı sahife nispeti, bir
kibr-i sanatmeal.
sahife-i semada yıldızlarla yazılan bir kur’ân-ı kerîm’e,
cezaletle müsavi. nakkaş-ı ezelî’nin sanatı her tarafta
pürcemal ve pürkemal.
Her tarafta böyledir. derece-i kemalde kalemdeki ittihat,
tevhidi ilân eder bu kelâm-ı pürmeal; iyi bir dikkate al.
• • •
kadim-i lemyezel:
varlığının baş-
langıcı ve sonu olmayan Allah.
kadîr-i lâyezal:
gücüne kudretine
baş ve son olmayan Allah.
kalem-i kudret:
İlâhî kudretin ke-
limelerine benzetilen atomlarla
tabiatı yazan kudret kalemi.
karip:
yakın.
kelâm-i pürmeal:
pek anlamlı ke-
lime.
kemmen:
sayıca, nicelik bakımın-
dan.
keyfen:
kıymet ve nitelikçe de-
ğerli olan.
kibr-i sanatmeal:
sanat ve mana
bakımından büyüklük.
küre:
dünya, küre-i arz.
lâzım:
gerek, gerekli.
mahlûk-i bîfasal:
anlatılması güç,
yaratılışı çok ayrıntı ihtiva eden
yaratık.
mecal:
güç, takat.
muhtemel:
olabilirlik.
musahhar:
emrinde.
mutî:
itaat eden.
müsavi:
aynı seviyede, denk, eşit.
nakkaş-ı Ezelî:
ezelden ebede en
mükemmel nakış ustası olan Al-
lah.
nispet:
oranlama.
pürcemal:
güzellik dolu.
pürkemal:
mükemmellik dolu.
saat-i hardalmisal:
hardal tohu-
mu küçüklüğünde saat.
sahife-i sema:
gökyüzü sayfası.
sanat:
işlemede, yapmada göste-
rilen ustalık, hüner, marifet.
sıgar-ı sahife:
küçük sayfa.
suret:
şekil, biçim.
tesbihat:
Allah’a yapılan övgüler.
tevhid:
Allah’ın bir olduğu inancı.
timsal:
görüntü, suret.
vakit:
zaman.
zerre:
en küçük parça, atom.
zira:
çünkü.
zîşuur:
akıllı ve şuur sahibi.
âbid-i müsebbih:
Allah’ı tanı-
yan ve onu övgü ile zikreden
kul.
ahval:
hâller.
akıl:
us, idrak, düşünme, anla-
ma ve tedbir alma, iyi ve kötü-
yü; hayır ve şerri ayırt edebil-
me özelliği.
akval:
sözler.
âlem:
dünya, varlık sınıflarının
her biri.
âsâr-ı hayat:
hayat belirtileri.
ayasofî:
Ayasofya Camii.
bilfarzımuhal:
varsayım, im-
kânsızı mümkün sayarsak.
caiz:
uygun, mümkün.
cevahir-i fert:
atom, madde-
nin en küçük yapı taşı.
cezalet:
ifadenin akıcı ve kula-
ğa hoş gelmesi.
cezaletli:
akıcı ve güzel olan.
cüz-i fert:
atom, maddenin en
küçük parçası.
derece-i kemal:
olgunluk,
mükemmellik seviyesi, düze-
yi.
eğer:
şayet.
erkân:
temel unsurlar.
esîr:
atomların içini ve tüm kâ-
inatı dolduran maddeden lâtif,
nurdan kesif madde.
ger:
eğer.
Hakîm-i lâyezal:
varlığına ni-
hayet olmayan her işi hikmet-
le yapan Allah.
Hâlık-ı lemyezel:
ezelî ve
ebedî yaratıcı Allah.
hayretfeza:
hayret verici.
hayvan:
canlı.
hilkat:
yaratılış.
huveyne:
hayvancık, mikro
organizma, en küçük canlı.
ihtimal:
olabilirlik.
ilân:
duyurmak.
ittihat:
birlik.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 713 |
l
emaaT