Manasında, meşarib-i evliya, ezvak-ı arifîni, mezahib-i
salikîn, turuk-i mütekellimîn, menahic-i hükema, o
i’caz-ı beyanı
Birden ihata etmiş, hem de tazammun etmiş delâletinde
vüs’at, manasında genişlik. Bu pencere ile baksan, gö-
rürsün, ne geniştir meydanı.
Ahkâmdaki istiap; şu harika şeriat ondan olmuş istinbat,
saadet-i dâreynin bütün desatirini, bütün esbab-ı emni.
İçtimaî hayatın bütün revabıtını, vesail-i terbiye, hakaik-ı
ahvali birden tazammun etmiş onun tarz-ı beyanı.
İlmindeki istiğrak: hem ulûm-i kevniye, hem ulûm-i İlâhî,
onda meratib-i delâlât, rumuz ile işarat, sureler surla-
rında cem etmiştir cinanı.
Makasıd ve gayâtta, muvazenet, ıttırat, fıtrat desatirine
mutabakat, ittihat, tamam müraat etmiş, hıfzeylemiş
mizanı.
İşte lâfzın ihatasında, mananın vüs’atinde, hükmün isti-
abında, ilmin istiğrakında, muvazene-i gayâtta camii-
yet-i pürşanı!
dördüncü unsur ise,
her asrın derece-i fehmine, edebî
rütbesine, hem her asırdaki tabakata, derece-i istidat,
rütbe-i kabiliyet nispetinde ediyor bir ifaza-i nuranî.
ahkâmda istiap:
dini hükümleri
içine alma.
asır:
yüzyıl.
camiiyet-i pürşan:
kapsamının
çok şanlı ve ünlü olması.
cem:
birleştirme.
cinan:
kalbler, canlar.
delâlet:
söz ile mana arasındaki
münasebet.
derece-i fehim:
anlama derecesi.
derece-i istidat:
kabiliyet merte-
besi.
desatir:
prensipler.
edebî:
edebiyatla ilgili, edebiyata
âit.
esbab-ı emn:
emniyet ve güven
veren sebepler.
ezvak-ı arifîn:
Allah’ı bilenlerin
zevklerine uygun.
fıtrat:
yaratılış.
gayat:
gayeler, hedefler.
hakaik-ı ahval:
hâllerin gerçek
yönleri.
harika:
mükemmel.
hıfzeyleme:
koruma.
hüküm:
bir konuda verilen karar.
ıttırat:
düzenli ve dengeli olma.
i’caz-ı beyan:
mu’cizevî ifadeler.
içtimaî:
toplumu ilgilendiren.
ifaza-i nuranî:
parlak şekilde feyiz
vererek kalbi ve aklı aydınlatması.
ihata:
kapsama, kuşatma.
ilim:
bilgi, bilim.
istiap:
içine alma, içine sığdırma,
kapsama.
istiğrak:
derinine dalma.
istinbat:
ayet ve hadislerden hü-
küm çıkarma işi.
işarat:
alâmetler, işaretler.
ittihat:
birlik.
lâfız:
söz.
makasıd:
amaçlar, kastedilen hu-
suslar.
menahic-i hükema:
İslâm filozof-
larının metotları.
meratib-i delâlât:
delillerin, kay-
nakların dereceleri, mertebeleri.
meşarib-i evliya:
velîlerin hizmet
ve ibadet şekli.
mezahib-i salikîn:
hak yolda
gidenlerin Allah rızasına ulaştı-
ran yolları.
mizan:
ölçü, terazi.
mutabakat:
uygunluk.
muvazene-i gayât:
amaçların
ve hedeflerin dengeli ve ölçülü
olması.
muvazenet:
dengelilik, den-
geleme.
müraat:
uyma, gözetme.
nispetinde:
oranında, ölçü-
sünde.
revabıt:
insanı ve toplumu bir-
birine bağlayan bağlar,.
rumuz:
incelikler, gizli sırlar.
rütbe:
birine meziyetinden
dolayı verilen paye, ünvan.
rütbe-i kabiliyet:
kabiliyetle-
rinin yüksek derecede olması.
saadet-i dâreyn:
dünya ahiret
mutluluğu.
sur:
kale duvarı.
sure:
Kur’ân’ın bölümleri.
şeriat:
kanun, dinî hükümler,
toplumu ilgilendiren dini hü-
kümler, kurallar.
tabakat:
tabakalar, sınıflar.
tarz-ı beyan:
ifade şekli.
tazammun:
içine almak, kap-
samak.
turuk-i mütekellimîn:
kelâm,
İslâm felsefesi bilginlerinin ta-
kip ettiği usulleri.
ulûm-i ilâhî:
İlâhiyat ilimleri.
ulûm-i kevniye:
kâinatı ince-
leyen fennî bilimler.
unsur:
esaslar, kökler, kay-
naklar.
vesail-i terbiye:
insanlığı ter-
biye eden araçlar, vasıtalar.
vüs’at:
genişlik, her yeri kapla-
ması.
ç
ekirdekler
ç
içekleri
| 722 |
Eski said dönEmi EsErlEri