Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 299

mükellef olan insanın âmâlini dağıtan fikr-i infiradî ve ta-
savvur-i şahsî karşı çıkar. siz de,
(1)
¢p
SÉs
æ?p
d r
ºo
¡o
©n
Ør
fn
G p
¢SÉs
ædG o
ôr
«n
N
olan mücahid-i âlihimmeti, mübarezesine çıkarınız.
sonra, başkasının tekâsülünden, görenek fırsat bulup,
hücum edip, belini kırar. siz de,
(2)
n
¿ƒo
?u
cn
ƒn
ào
ªr
dG p
?s
cn
ƒn
àn
«r
?n
a
(
/
?p
ôr
«n
Z n
)
$G n
¤n
Y
olan hısn-ı hasini
himmete melce ediniz.
sonra da, acz ve nefsin itimatsızlığından neş’et eden
tefviz ve işi birbirine bırakmak olan düşman-ı gaddar
geliyor. Himmetin elini tutup oturtturur. siz de
(3)
r
ºo
àr
jn
ón
à r
gG Gn
Pp
G s
?°n
V r
øn
e r
º o
c
t
ô°o
†n
j n
olan hakikat-i şahikayı
üzerine çıkarınız. tâ, o düşmanın eli o himmetin dâme-
nine yetişmesin.
sonra, Allah’ın vazifesine müdahale eden dinsiz düş-
man gelir; himmetin yüzünü tokatlar, gözünü kör eder.
siz de,
(5)
n
?p
óu
«°n
S '
¤n
Y r
ôs
en
Én
àn
J n
’n
ƒ
(4)
@ n
är
ôp
e o
G Én
ªn
c r
ºp
?n
à°r
Sp
G
olan kâ-
râşina ve vazifeşinas olan hakikati gönderiniz; tâ onun
haddini bildirsin.
sonra, umum meşakkatin anası ve umum rezaletin
yuvası olan meylü’r-rahat geliyor. Himmeti kaydeder,
zindan-ı sefalete atar. siz de,
(6)
»'
©n
°SÉn
e s
’p
G p
¿Én
°ùr
f p
Ór
```p
d ¢n
ù r
«n
d
olan mücahid-i âlicenabı o cellâd-ı sehhara gönderiniz.
hısn-ı hasin:
kale gibi sağlam sığı-
nak.
himmet:
yardım, ihsan, lütuf; gay-
ret.
hücum etmek:
saldırmak.
itikatsızlık:
güvenmemek.
kârâşina:
iş bilir, işini bilen.
kaydetmek:
bağlamak.
melce:
sığınak, sığınılacak yer, ilti-
ca edilecek yer.
meşakkat:
zahmet verici iş.
meylü’r-rahat:
rahat etme arzu-
su.
mübareze:
çatışma, kavga.
mücahid-i âlicenap:
yüksek gay-
ret ve çaba ile mücadele eden.
mücahid-i âlihimmet:
yüksek
gayret sahibi mücahit.
müdahale etmek:
karışmak.
mükellef:
sorumlu ve yükümlü
olan.
nefis:
kötü vasıfları kendisinde
toplayan, hayırlı işlerden alıkoyan
güç.
neş’et etmek:
meydana gelmek,
oluşmak, çıkmak.
rezalet:
rezillik, bayağılık.
tasavvur-i şahsî:
kişisel tasarla-
ma, kurgulama.
taslamak:
kendinde olmayan bir
şeyi var gibi göstermek.
tefviz:
bir işi bir kimseye ihale ve
sipariş etme.
tekâsül:
tembellik.
Tevekkül etmek:
işi Allah’ a bıra-
kıp kadere razı olmak.
umum:
bütün, genel.
vazife:
görev.
vazifeşinas:
vazifesini bilen.
zarar:
ziyan, kayıp, eksiklik.
zindan-i sefalet:
fakirlik, düşkün-
lük zindanı.
acz:
güçsüzlük.
âmâl:
emeller, gayeler.
amir:
emreden, lider.
cellâd-ı sehhar:
büyüleyici
cellât.
dâmen:
etek.
düşman-ı gaddar:
hiç acıması
olmayan düşman.
fikr-i infiradî:
ferdiyetçilik fik-
ri, düşüncesi.
görenek:
âdet, an’ane.
had:
sınır.
hakikat-i şahika:
önemli ve
yüksek hakikat.
hakikat:
gerçek.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 299 |
m
ünazaraT
1.
İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydalı olandır.
2.
Tevekkül etmek isteyenler, [başkasına değil (müellifin tefsiri)] sadece Allah’a güvensinler.
(İbrahim Suresi: 12.)
3.
Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar vermez. (Mâide Suresi, 105.)
4.
Emrolunduğun gibi dos doğru ol. (Hûd Suresi: 112.)
5.
Efendine amirlik taslama.
6.
İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. (Necm Suresi, 39.)
1...,289,290,291,292,293,294,295,296,297,298 300,301,302,303,304,305,306,307,308,309,...790
Powered by FlippingBook