Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 305

“Hem maddî, hem manevî büyük bir zelzele-i içtimaî
ve beşerî olacak. Benim dünya terki ile inzivamı ve mü-
cerret kalmamı gıpta edecekler” diyordu. Hatta, hürriye-
tin birinci senesinde, İstanbul’da, Camiü’l-ezher’in reis-i
uleması olan Şeyh Bâhid Hazretleri (rahmetullâhi aleyh)
İstanbul’da eski said’e sordu:
?p
ás
«`p
FÉn
>ho
Qr
hn
’r
G p
ás
«`p
fn
ón
ªr
dGn
h p
ás
«`p
fÉn
ªr
ão
©r
dG p
ás
j u
ôo
ër
dG p
?p
ò'
g u
?n
M?/
a o
?ƒo
?n
J Én
e
said cevaben demiş:
Én
e Ék
er
ƒn
j o
óp
?n
à°n
ùn
a m
ás
«`p
FÉn
>ho
Qr
hn
G m
án
dr
hn
óp
H l
á`n
?`p
eÉn
M n
ás
«`p
fÉn
ªr
ão
©r
dG s
¿
p
G
Én
e Ék
er
ƒn
j o
óp
?n
à°n
ùn
a p
ás
«`p
en
Ór
°Sp
’r
Ép
H l
á`n
?`p
eÉn
M Én
>ho
Qr
hn
’r
Gn
h
Yani, “
Osmanlı hükûmetindeki hürriyete ne diyorsun
ve Avrupa hakkında fikrin nedir.
o vakit eski said demiş:
Osmanlı hükûmeti Avrupa ile hamiledir; Avrupa gibi
bir hükûmeti doğuracak. Avrupa da islâmiyet’e hamile-
dir; o da bir islâm devleti doğuracak
,” Şeyh Bâhid’e söy-
lemiş.
o allâme zat demiş:
“Ben de tasdik ediyorum.” Beraberinde gelen hocala-
ra dedi: “Ben, bununla münazara edip galebe edemem.”
Birinci tevellüdü gözümüzle gördük. Bir çeyrek asır,
Avrupa’dan daha dinden uzak... İkinci tevellüt de inşaal-
lah yirmi otuz sene sonra çıkacak. Çok emarelerle hem
şarkta, hem garpta Avrupa içinde bir İslâm devleti çıka-
cak.
tevellüt:
doğma, doğum.
vakit:
zaman.
zat:
kişi.
zelzele-i içtima ve beşerî:
insan-
lık noktasından ve sosyal hayat
açısından sarsıntı.
aleyh:
karşı, karşıt.
allâme:
üstün bilgi sahibi.
asır:
yüzyıl, asır.
beşerî:
insanlık.
Camiü’l-Ezher:
Mısır’da bir
üniversite.
cevaben:
cevap olarak, karşı-
lık şeklinde.
emare:
alâmet, işaret.
galebe etmek:
yenmek, üs-
tün gelmek.
garp:
batı.
gıpta etmek:
imrenmek.
hamile:
gebe.
hürriyet:
1908 de II. Meşruti-
yetin ilânı ile birlikte gerçekle-
şen yeni sistemin halk arasın-
daki adı.
inşaallah:
Allah dilerse.
inziva:
dünyadan elini eteğini
çekmek.
maddî:
maddeye ait.
manevî:
maddî olmayan, ma-
na ile ilgili.
mücerret:
bekâr; yalnız.
münazara etmek:
bir konu
üzerinde belli kurallara uyula-
rak yapılan tartışmak.
rahmetullâhi aleyh:
Allah’ın
rahmeti onun üzerine olsun.
reis-i ulema:
önde gelen âlim.
şark:
doğu.
tasdik etmek:
doğrulamak,
onaylamak.
terk etmek:
bırakmak, vaz-
geçmek.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 305 |
m
ünazaraT
1...,295,296,297,298,299,300,301,302,303,304 306,307,308,309,310,311,312,313,314,315,...790
Powered by FlippingBook