Emirdağ Lâhikası - page 674

Bu unsurlardan toprak unsuru bir dil olarak, bütün zî-
hayatların her biri bir kelime-i zîhayat olup
o
äÉs
«p
ës
àdn
G
der-
ler. Çünkü, her bir avuç toprak ekser nebatata saksılık
edebilir ve menşe olabilir bir vaziyettedir. o hâlde, her
bir avuç toprakta ya bütün beşerin meydana getirdikleri
bütün fabrikaların adedince manevî küçücük mikyasta
fabrikalar her bir avuç toprakta bulunacak –bu ise hadsiz
derecede imkânsız– veyahut bir kadîr-i Mutlak’ın hadsiz
kudreti, nihayetsiz ilmi ve iradesiyle olacak. demek top-
rak unsuru, bütün eczasıyla ve zerratıyla bu mazhariyet
için hadsiz
! o
äÉs
«p
ës
àdn
G
der. Yani, “ezelden ebede kadar
bütün zîhayatların hayat hediyeleri zat-ı Vacibü’l-Vücud’a
hastır.”
sonra herkesin hususî dünyasındaki gibi, benim de hu-
susî dünyamın ikinci unsuru olan su unsuru dahi, küllî bir
lisan olarak bütün zerratıyla, hususan zîhayatların men-
şelerine ve yaşamalarına hizmetleri noktalarında, trilyon-
lar, katrilyonlar adedince
o
äÉn
cn
QÉn
Ño
ªr
dn
G
kelime-i mübareke-
sini lisan-ı hâl ile kâinatta neşrediyor.
Çünkü, suyun katrelerinin gördüğü vazifeler, hususan
nutfelerin ve çekirdeklerin ve tohumların intibahında ve
uyanıp vazife-i fıtriyelerine mazhar olmakta ve gayet
acip ve güzel ve harika o küçücük mahlûkların ve yav-
ruların büyük ve gayet intizamlı ve mükemmel vazifelere
mazhariyetlerini bütün zîşuura tebrik ile “Barekâllah”
acip:
tuhaf, hayrette bırakan.
bârekâllah:
Allah mübarek etsin,
hayırlı ve bereketli olsun.
beşer:
insan, insanlık.
ebed:
sonsuzluk, daimîlik.
ecza:
cüzler, parçalar, kısımlar.
ekser:
pek çok.
ezel:
başlangıcı olmayan geçmiş
zaman, öncesizlik.
gayet:
son derece.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
harika:
olağanüstü vasıflar taşıyan
ve hayranlık hissi uyandıran.
hususan:
bilhassa, özellikle.
hususî:
şahsî, zatî.
intibah:
uyanış.
intizam:
düzenlilik, düzgünlük.
irade:
dileme, isteme, bir şeyi ya-
pıp yapmama konusunda için olan
iktidar, güç.
kadîr-i mutlak:
hiç bir kayıt ve
şarta tâbi olmaksızın her şeye
gücü yeten sonsuz kudret sahibi,
Allah.
kâinat:
evren; yaratılmış olan şey-
lerin tamamı, bütün âlemler.
katre:
damla.
| 674 | Emirdağ Lâhikası – ıı
kelime-i mübareke:
mübarek
kelime.
kudret:
güç, kuvvet, takat, ik-
tidar.
küllî:
umumî, genel, bütün
olan.
lisan:
dil.
lisan-ı hâl:
hâl dili, bir şeyin
duruşu ve görünüşü ile bir
mana ifade etmesi.
mahlûk:
yaratık, Allah tarafın-
dan yaratılmış olan.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
mazhar:
nail olma, şeref-
lenme, İlahî tecellilerin görün-
düğü yer olma.
mazhariyet:
manevî hallerin,
keşiflerin görünmesi, nail
olma, şereflenme.
menşe:
esas, kök, bir şeyin
çıktığı, neşet ettiği yer, besle-
nip yetişilen yer.
mikyas:
nispet, derece, ölçü.
nebatat:
bitkiler.
neşir:
herkese duyurma,
yayma, tamim.
nihayetsiz:
sonsuz, sınırsız.
nutfe:
döl suyu, meni.
unsur:
madde, esas, birleşik
bir şeyi meydana getiren ele-
manlardan her biri.
vazife:
görev.
vazife-i fıtriye:
fıtrî vazife, ya-
ratılışa ait vazife.
vaziyet:
durum.
Zat-ı Vacibü’l-Vücud:
varlığı
mutlaka gerekli olan zat, Ce-
nab-ı Allah.
zerrat:
zerreler, çok ufak par-
çalar, moleküller, atomlar.
zîhayat:
hayat sahibi.
zîşuur:
şuurlu, şuur sahibi.
1...,664,665,666,667,668,669,670,671,672,673 675,676,677,678,679,680,681,682,683,684,...1032
Powered by FlippingBook