sayfadan tâ 157’nci sayfaya kadar Medresetüzzehra’nın
tesisine ve faydalarına dair ehemmiyetli hakikatleri yaz-
mış.
Bir fa’l-i hayırdır ki, yirmi beş senelik dehşetli ve med-
reseleri öldüren istibdadın kırılmasıyla, Maarif Vekili tev-
fik, Van’da Şark üniversitesi namında Medresetüzzeh-
ra’yı inşa etmesine karar vermesi ve ümidin haricinde re-
is Celâl dahi mühim meseleler içinde tevfik’in fikrine iş-
tirak etmesi, eski said’in kırk sene evvelki sözü ve ricası
doğru çıkacağını gösteriyor.
Şimdi kırk beş sene evvelki cevabının izahında üç ha-
kikat beyan edilecek.
B
iriNCisi
:
eski said bir hiss-i kablelvuku ile iki acip hâ-
diseyi hissetmiş, fakat rüya-i sadıka gibi tabire muhtaç
imiş. nasıl bir kırmızı perde ile beyaz veya siyah bir şeye
bakılırsa kırmızı görünür. o da siyaset-i İslâmiye perde-
siyle o hakikate bakmış. Hakikatin sureti bir derece şek-
lini değiştirmiş. o hazır büyük veli dahi o yanlışını görüp
o cihette şiddetle itiraz etmiş. İşte o hakikat iki kısımdır:
Birincisi:
Bu osmanlı ülkesinde büyük bir parlak nur
çıkacak. Hatta Hürriyetten evvel pek çok defa talebelere
teselli vermek için, “Bir nur çıkacak, gördüğümüz bütün
fenalıklara karşı bu vatana saadet temin edecek” diyor-
du. İşte, kırk sene sonra risale-i nur o hakikati kör göz-
lere dahi gösterdi.
Emirdağ Lâhikası – ıı | 669 |
rin gördükleri şekilde, dünyada
hakikatleri çıkan sadık rüya.
saadet:
mutluluk.
siyaset-i islâmiye:
İslâm’a ait
olan, İslâmî siyaset.
suret:
biçim, şekil, tarz.
tabir:
yorum, yorumlama.
talebe:
öğrenci.
temin:
sağlama.
teselli:
avutma, acısını dindirme.
tesis:
kurma, meydana getirme.
ülke:
bir devletin hükmü altında
bulunan toprak, vatan.
velî:
Allah’ın sevgisine, himayesine
kavuşmuş, ermiş kimseler, Allah
dostu, evliya.
acip:
tuhaf, hayrette bırakan.
beyan:
açıklama, bildirme,
izah.
cihet:
yön, görüş açısı.
dair:
alakalı, ilgili.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
ehemmiyetli:
önemli.
evvel:
önce.
fa’al-i hayır:
hayırlı iş, hayırlı
oluş.
hâdise:
olay.
hakikat:
gerçek, esas.
hariç:
bir şeyin dışında kalma.
hiss-i kablelvuku:
Bir şeyi vu-
kuundan önce hissetme, bir
hadisenin gerçekleşmesinden
önce kalbe doğması.
inşa:
yapma, bina etme,
kurma.
istibdat:
hak ve hukuku tanı-
mama, keyfî uygulama, zulüm
ve tahakküm.
iştirak:
katılma.
itiraz:
kabul etmediğini belir-
tip karşı çıkma.
izah:
açıklama, ayrıntıları ile
anlatma.
maarif Vekili:
Eğitim bakanı.
medrese:
İslâm dünyasında
düzenli öğretim kuruluşu,
mektep.
medresetüzzehra:
Bediüzza-
man’ın doğuda (Van) yapılma-
sını idarecilere teklif ettiği, fen
ilimleriyle din ilimlerinin bir-
likte okutulmasını düşündüğü
üniversite.
mesele:
konu.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
nam:
ad, isim.
nur:
aydınlık, parıltı, parlaklık,
ziya, ışık, şule.
reis:
başkan.
rüya-i sadıka:
doğru rüya,
makbul ve muteber kimsele-