Emirdağ Lâhikası - page 648

neş’et ettiğini kat’iyen bildim. Bu kanun-i esasî-yi beşeri-
ye, bir hadd-i muayyenesi olmadığı için çok suistimale yol
açmış. İki Harb-i Umumî, bu gaddar kanun-i esasînin su-
istimalinden çıkıp bin sene beşerin terakkiyatını zirüzeber
ettiği gibi, on cani yüzünden doksan masumun mahvına
fetva verdi. Bir menfaat-i umumî perdesi altında şahsî ga-
razlar, bir cani yüzünden bir kasabayı harap etti. risale-i
nur bu hakikati bazı mecmua ve müdafaatta ispat ettiği
için onlara havale ediyorum.
İşte, beşeriyet siyasetlerinin bu gaddar kanun-i esasîsi-
ne karşı, Arş-ı Azamdan gelen kur’ân-ı Mu’cizülbeyan’da-
ki bu gelen kanun-i esasîyi buldum. o kanunu da şu ayet
ifade ediyor:
(1)
…'
ôr
No
G n
Qr
Rp
h l
In
Qp
RGn
h o
Qp
õn
J n
’n
h
Én
ªs
fn
Én
µn
a p
¢Vr
Qn
’r
G »p
a m
OÉn
°ùn
ar
hn
G m
¢ùr
Øn
f p
ôr
«n
¨p
H Ék
°ùr
Øn
f n
?n
àn
b r
øn
e
(2)
Ék
©«/
ªn
L n
¢SÉs
ædG n
?n
àn
b
Yani, bu iki ayet, bu esası ders veriyor ki: “Bir adamın
cinayetiyle başkalar mes’ul olmaz. Hem bir masum, rıza-
sı olmadan, bütün insana da feda edilmez. kendi ihtiyâ-
rıyla, kendi rızasıyla kendini feda etse, o fedakârlık bir şe-
hadettir ki, o başka meseledir” diye, hakikî adalet-i beşe-
riyeyi tesis ediyor. Bunun tafsilâtını da risale-i nur’a ha-
vale ediyorum.
İkincisual:
sen eskiden şarktaki bedevi aşairde seya-
hat ettiğin vakit, onları medeniyet ve terakkiyata çok
arş-ı azam:
en büyük arş, Allah’ın
katı, Cenab-ı Hakkın kudret ve sal-
tanatının en büyük dairesi.
aşair:
aşiretler, kabileler, oymak-
lar.
ayet:
Kur’ân cümlesi.
bedevî:
iptidaî tarzda yaşayan,
medenî olmayan.
beşer:
insan, insanlık.
beşeriyet:
beşerîlik, insanlık.
cani:
cinayet işlemiş, kimse.
cinayet:
adam öldürme, cana
kıyma, katil.
feda:
uğruna verme.
fedakâr:
kendini veya şahsî men-
faatlerini hiçe sayan, feda eden.
fetva:
İslam’da bir mesele hak-
kında dinî meselelere tam vâkıf
yetkili kimseler tarafından verilen
şer’i hüküm.
gaddar:
çok fazla zulüm ve hak-
sızlık eden.
garaz:
kötü kasıt, düşmanca niyet,
kin.
hakikî:
gerçek.
harb-i Umumî:
genel harp, dünya
savaşı.
havale:
ısmarlama, bırakma.
ihtiyâr:
irade, tercih.
kanun-i esasî:
ana prensipler,
anayasa.
kat’iyen:
katî olarak, kesin olarak,
kesinlikle.
kur’ân-ı mu’cizülbeyan:
açıkla-
malarıyla akılları benzerlerini yap-
maktan aciz bırakan Kur’an.
masum:
suçsuz, günahsız, saf,
temiz.
medeniyet:
medenîlik, şehir-
lilik, uygarlık.
menfaat-i umumiye:
herke-
sin faydasına olan işler.
mes’ul:
sorumlu, yükümlü.
müdafaat:
müdafaalar, savun-
malar.
neşet:
meydana gelme,
oluşma, çıkma.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sual:
soru.
şahadet:
şehitlik, şehit olma.
şahsî:
şahsa, kişiye ait, hususî.
şark:
doğu.
tafsilât:
tafsiller, açıklamalar,
izahlar.
terakkiyat:
ilerlemeler, geliş-
meler.
tesis:
oluşturma, meydana ge-
tirme.
zirüzeber:
altüst, karmakarı-
şık, darmadağın.
1.
Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. (En’am Suresi: 164; İsra Suresi: 15; Fatır
Suresi: 18; Zümer Suresi: 7.)
2.
Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesat çıkarmamış birisini öldürürse, bütün insan-
ları öldürmüş gibidir. (Maide Suresi: 32.)
| 648 | Emirdağ Lâhikası – ıı
1...,638,639,640,641,642,643,644,645,646,647 649,650,651,652,653,654,655,656,657,658,...1032
Powered by FlippingBook