Emirdağ Lâhikası - page 656

belâya karşı bir mukabeledir ki, inşaallah o yavruların
hem kendileri, hem gençler, mason ve zındıkların şerle-
rinden kurtulmasına bir işarettir ki, bu acip vaziyeti gös-
teriyorlar.
SaidNursî
ì®í
Œ
2 9 7
œ
18.11.1951
(2)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
íu
Ñn
°ùo
j s
’p
G rm
Ån
°T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
@ o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
(3)
Ék
ªp
FGn
O Gk
ón
HG o
¬o
JÉn
cn
ôn
Hn
h $G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µr
«n
?n
Y o
?n
Ós
°ùdn
G
Aziz,SıddıkKardeşlerimveManevîMedresetüzzeh-
ra’nınNurŞakirtleri!
Ben Isparta’ya geldiğim vakit, Isparta’da İmam-Hatip
ve vâiz mektebinin açılacağını haber aldım. o mektebe
kayıt olacak talebelerin ekserisi nurcu olmaları münase-
betiyle o mektebin civarında gayriresmî bir surette bir
nur Medresesi açılıp, o mektebi bir nevi Medrese-i nuri-
ye yapmak fikriyle bir hatıra kalbime geldi. Bir iki gün
sonra, güya bir ders vereceğim diye etrafta şayi olmasıy-
la, o dersimi dinlemek için rical ve nisa kafilelerinin et-
raftan gelmeleriyle anlaşıldı ki, böyle nimresmî ve umu-
mî bir Medrese-i nuriye açılsa, o derece kalabalık ve
tehacüm olacak ki, kabil olmayacak. Afyon’da mahke-
meye gittiğimiz vakitki gibi pek çok lüzumsuz içtimalar
acip:
tuhaf, hayrette bırakan.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
belâ:
musibet, sıkıntı.
ekser:
pek çok.
gayr-i resmî:
resmî olmayan.
içtima:
toplanma, bir araya gelme.
inşaallah:
Allah izin verirse.
kabil:
mümkün, ihtimal daire-
sinde.
manevî:
manaya ait, maddî olma-
yan.
medrese:
Risale-i Nur okunan ve
öğrencilerin kalabilecekleri yer.
medrese-i Nuriye:
nur medresesi;
Risale-i Nur’ların okunduğu yerler.
medresetüzzehra:
Bediüzza-
man’ın doğuda (Van) yapılmasını
idarecilere teklif ettiği, fen ilimle-
riyle din ilimlerinin birlikte okutul-
masını düşündüğü üniversite.
mektep:
okul.
mukabele:
karşılık.
münasebet:
vesile, -dan dolayı.
nevi:
çeşit.
nisâ:
kadınlar.
Nur:
Risale-i Nur.
Nurcu:
Bediüzzaman Said Nur-
sî’nin eserlerine ve fikirlerine ta-
raftar olan, Risale-i Nur’ları okuyup
neşreden kimse.
rical:
erkekler.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şayi:
.
şer:
kötülük.
tehacüm:
üşüşme, hızlıca top-
lanma.
umumî:
genel.
vaiz:
vaaz eden, ibadet yerle-
rinde dinin emir ve yasaklarını
anlatarak nasihat eden din gö-
revlisi.
vaziyet:
durum.
zındık:
Allah’a ve ahirete inan-
mayan, Allah’ı inkâr eden,
imansız, münkir.
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı ebedî olarak daima üzerinize olsun.
| 656 | Emirdağ Lâhikası – ıı
1...,646,647,648,649,650,651,652,653,654,655 657,658,659,660,661,662,663,664,665,666,...1032
Powered by FlippingBook