Rab i an:
Alamescid imamı faal kardeşimiz İbrahim
edhem’in kendi sisteminde tam nurcu olarak bulduğu
vaiz Ali Şentürk’ün ve vaiz osman nuri’nin samimî ve
fedakârâne ve nur hizmetinde azimkârâne mektupların-
da arzu ettikleri tarzda has şakirtler dairesinde kabul ol-
muşlar. Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin. Âmin. Ali
Şentürk’ün mektubunda ismi bulunan müfti-i belde Ali
rıza’ya pek çok selâm edip Ali rıza namındaki çok
ehemmiyetli kardeşlerimizin içinde nur dairesine girdiği-
ni ve çoklara hüsn-i misal olacağını tebliğ ediniz.
Umuma binler selâm.
ì®í
Œ
200
œ
Mu’cizeli kur’ânımızdan sure-i rahman tevafukat-ı
lâtifesi içinde bulunan cüz ile, güzel tevafuklu bir cüz ile
İstanbul’da matbaacı Aziz’e göstermek için göndermiş-
tik. o da çok beğenmiş, söz vermiş ki: “ne vakit isterse-
niz, bunu da
Hizb-iKur’âniye
ve
Hizb-iNuriye
gibi fo-
toğrafla tab edeceğim. Hindistan’a bir milyon kur’ân’ı
göndermeye söz verdiğimden, bu mu’cizatlı kur’ân’ı da
içinde onlara göndermek güzel olur.”
Cenab-ı Hak, inşaallah nurcuları muvaffak eder.
ì®í
Emirdağ Lâhikası – ı | 447 |
uygunluk, karşı karşıya geliş, bir-
birini tutma ve münasebettarlık.
umum:
hep, herkes.
vaiz:
vaaz eden, ibadet yerlerinde
dinin emir ve yasaklarını anlatarak
nasihat eden din görevlisi.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle!” anlamında dua-
nın sonunda söylenir.
azimkârâne:
azmederek,
azimli bir şekilde.
Cenab-ı hak:
Allah; doğru, ger-
çek, Hakkın tâ kendisi olan,
şeref ve azamet sahibi yüce
Allah.
cüz:
Kur’ân’ın bölündüğü otuz
kısımdan her biri.
ehemmiyetli:
önemli.
faal:
çalışkan, gayretli.
fedakârâne:
fedakârca, feda-
kârlıkla.
hüsn-i misal:
güzel örnek.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
mu’cizat:
yaratılmışların yap-
maktan aciz kaldıkları olağan
üstü şeyler.
mu’cize:
benzerini yapmaktan
insanların aciz kaldığı şey.
muvaffak:
başarmış, başarılı.
nam:
ad, isim.
Nur:
Risale-i Nur.
Nurcu:
Risale-i Nur’u okuyup
yaymaya çalışan.
rabian:
dördüncü olarak.
samimî:
içten, candan, gönül-
den.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
sure-i rahman:
Rahman Su-
resi; Kur’ân-ı Kerîm’in 55. su-
resi. Mekke’de nazil olmuştur.
78. ayettir.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tab:
kitap basma, kitap bas-
kısı, baskı.
tarz:
biçim, şekil, suret.
tebliğ:
ulaştırmak, bildirmek.
tevafuk:
uyma, uygunluk, bir-
birine denk gelme.
tevafuk-i lâtife:
hoş ve güzel