Emirdağ Lâhikası - page 454

İşte böyle bir iftiraya bir sefih, ahmak insan, eşek ol-
sa, sonra şeytan olsa, buna ihtimal vermez. o adam an-
ladı, o gibi plânlardan vazgeçti, buradan başka yere ce-
hennem olup gitti. onun resmiyet cihetiyle beni değil,
belki nurcuları lekedar etmek için kurduğu plânıyla, bu
yeni hadiseyi vesile edip şakirtlere leke sürmek istenildi.
Fakat hıfz ve himayet ve inayet-i İlâhiye, o plânı da ha-
rika bir tarzda akim bıraktı.
Bu beyanla ben nefsimi tebrie etmiyorum. Belki
“kudsî hizmet-i imaniye, o nefsi bütün hevesatından vaz-
geçirmiş; ve o hizmetteki manevî zevk ona kâfi geliyor”
demek istiyorum ve nurcuların ihtiyat ve dikkate ihtiyaç-
larını beyan ediyorum.
Sa ni yen:
Makine işinde tecrübeli ve muktedir husu-
sî kâtibi size gönderiyorum. kendim zahmetle yazdığım-
dan, bundan sonra kısaca yazacağım, gücenmeyiniz.
Sal i sen:
eflâni taraflarında hatip Mehmed’e, tev-
fik’e selâm ediyorum, rüyası mübarektir.
Ra b i an:
Bu dakikada kastamonu Hüsrev’i Mehmed
Feyzi’nin tebrik ve nur fütuhatının müjdelerini hâvi par-
lak, güzel mektubunu aldım. Ve o kıymetli kardeşimiz
başta olarak Hilmi, emin, Beşkardeş’ler, Ulviye’ler, zeh-
ra’lar, lütfiye’ler gibi nurcu hemşirelerimizin hem leya-
li-i aşerelerini, hem bayramlarını ruh u canımızla tebrik
ediyoruz. Hem Hulûsî’nin, hem Feyzi’nin mektuplarını
leffen gönderiyoruz.
ì®í
akim:
neticesiz, sonu yok, başarı-
sız.
beyan:
açıklama, bildirme, izah.
cihet:
yön, sebep, vesile.
fütuhat:
fethetmek, yayılmak.
hâdise:
olay.
havi:
içine alan, kapsayan, kuşa-
tan.
hemşire:
kız kardeş, bacı.
hevesat:
hevesler.
| 454 | Emirdağ Lâhikası – ı
hıfz:
koruma, muhafaza etme,
himaye etme.
himayet:
koruma, esirgeme.
hizmet-i imaniye:
iman hiz-
meti; Risale-i Nur’la hizmet.
hususî:
özel.
iftira:
suçsuza suç yükleme.
ihtimal:
belki, olabilir.
ihtiyat:
tedbirli hareket etme.
inayet-i ilahiye:
Allah’ın yar-
dımı.
kâfi:
yeter, kâfi gelir.
kâtip:
yazan, yazıcı.
kudsî:
mukaddes, yüce.
leffen:
zarf ve mektup içine
koyarak.
lekedar:
lekeli, lekelenmiş.
leyali-i aşere:
on mübarek
gece.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
muktedir:
iktidarlı, gücü ye-
ten.
mübarek:
hayırlı, mutlu, kutlu,
uğurlu.
nefis:
kişinin kendisi, iyiliğe de
kötülüğe de meyli olan duygu.
Nur:
Risale-i Nur.
Nurcu:
Risale-i Nur’u okuyup
yaymaya çalışan.
resmiyet:
resmîlik, resmî olma
hâli.
ruhucan:
candan gönülden.
salisen:
üçüncü olarak.
saniyen:
ikinci olarak.
sefih:
rezil, adî, aşağılık, ba-
yağı.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tarz:
biçim, şekil.
tebrie:
beraat ettirme, beraat
hükmü.
vesile:
bahane, sebep.
zahmet:
zor, güç.
1...,444,445,446,447,448,449,450,451,452,453 455,456,457,458,459,460,461,462,463,464,...1032
Powered by FlippingBook