benlik ve şahsiyet ve şahsî makamları arzu etmek ve şan,
şeref kazanmak olmaz; ve sırr-ı ihlâsa tam muhalif olma-
sından, Cenab-ı Hakka hadsiz şükür ediyorum ki, beni
kendime beğendirmemesinden, ben öyle şahsî ve had-
dimden hadsiz derece fazla makamata gözümü dikmem.
Ve nurdaki ihlâsı bozmamak için, uhrevî makamat dahi
bana verilse bırakmaya kendimi mecbur biliyorum” de-
dim; o ehl-i vukuf sustu.
ì®í
Emirdağ Lâhikası – ı | 459 |
gerek dil ile gerekse hal ile Allah’ı
hamd etme.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete ait.
cihet:
yön, sebep, vesile.
ehl-i vukuf:
mahkemenin ta-
yin ettiği “bilir kişi”ler.
hadsiz:
çok, pek çok.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
ihlâs:
bir işi, bir ameli, başka
bir karşılık beklemeksizin, sırf
Allah rızası için yapma.
makam:
manevî mevki.
makamat:
makamlar.
meslek:
gidiş, tutulan yol, sis-
tem.
muhalif:
zıt, karşıt, aykırı.
Nur:
Risale-i Nur hizmeti.
sırr-ı ihlâs:
ihlas sırrı, samimi-
yet ve doğruluğun sırrı.
şahs-ı manevî:
manevî şahıs,
belli bir kişi olmayıp bir cema-
atten meydana gelen manevî
şahıs.
şahsî:
şahsa, kişiye ait, hususî.
şahsiyet:
kişilik, kişi özelliği.
şan:
şöhret, ün.
şeref:
övünülecek, iftihar edi-
lecek şey.
şükür:
Allah’ın nimetlerine
karşı memnunluk gösterme,
