kahraman sadık’ın kuvvetli ifadesine ve güzel yazısı-
na benzeyen bir kısa mektup da, safranbolu şakirtlerinin
selâmını da, Mustafa osman ve Hıfzı (
rH
) yazıyor. Şüp-
helendim, acaba sadık oraya gelmiş, yoksa onlar oraya
gitmişler, veya başka sadık namında bir kardeşimiz mi-
dir?
Barla sıddıkları nurların yazmasına tam çalışmaları,
herkesten evvel onların vazifeleridir. Çünkü Barla, birin-
ci Medrese-i nuriye şerefini kazanmasından, o mübarek
medreseyi talebesiz bırakmak caiz değil. İnşaallah, tekrar
şenlenecek. Çalışanlara
Barekâllah
deriz. Cenab-ı Hak
tevfîk versin. Âmin.
San i yen:
safranbolu’nun sadık şakirtlerinden os-
man ve Ahmed’in iki mektupları, onların fevkalâde
sadakat ve nurlara alâkadarlıklarını gösteriyor. Maşaal-
lah, osman, az zamanda hem kur’ân’ı ders almış, hem
nurları yazmış; şimdi de
Asa-yıMûsa
’yı yazıyor. Fedakâr
Mustafa osman ve Hıfzı’ya tam bir kardeş ve Ahmed da-
hi tam alâkadardır. Mektubunda imlâsı noksan olmasın-
dan, dediğini bilemedim. onlara, safranbolu’da ve kas-
tamonu ve civarındaki kardeşlerime çok selâm ve dua
ederiz, dualarını isteriz. Medresetüzzehra’daki Isparta ve
civarı umum kardeşlerimize birer birer selâm ve selâmet-
lerine dua ederiz.
SaidNursî
ì®í
alâkadar:
ilgili, ilişkili, münasebetli,
bağlı.
alâkadar:
.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun, kabul
eyle!” anlamında duanın sonunda
söylenir.
asa-yı mûsa:
Bediüzzaman Said
Nursî’nin bir eseri.
bârekâllah:
Allah mübarek etsin,
hayırlı ve bereketli olsun.
caiz:
mümkün, olur, olabilir.
Cenab-ı hak:
hakkın ta kendisi
| 262 | Emirdağ Lâhikası – ı
olan şeref ve azamet sahibi
yüce Allah.
civar:
çevre, yöre, etraf.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
evvel:
önce.
fedakâr:
özveride bulunan.
fevkalâde:
olağanüstü.
imla:
.
inşaallah:
Allah izin verirse.
maşaallah:
Allah nazardan
saklasın, ne güzel, Allah koru-
sun.
medrese:
ders okutulan yer.
medrese-i Nuriye:
nur med-
resesi; Risale-i Nur’ların okun-
duğu yerler.
medresetüzzehra:
Bediüzza-
man’ın doğuda (Van) yapılma-
sını idarecilere teklif ettiği, fen
ilimleriyle din ilimlerinin bir-
likte okutulmasını düşündüğü
üniversite.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
nam:
ad, isim.
Nur:
Risale-i Nur eserleri.
sadâkat:
bağlılık, doğruluk.
sadık:
doğru, gerçek; sözünde,
vaadinde, işinde doğru olan.
saniyen:
ikinci olarak.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
selâmet:
salimlik, eminlik,
kurtuluş, korku ve endişeden
uzak olma.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şeref:
onur, haysiyet.
talebe:
öğrenci.
tevfik:
başarı, muvaffakiyet.
umum:
bütün, herkes.
vazife:
görev.