"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Acâib bir âlemden hakikî haberler

Risale-i Nur'dan
09 Ağustos 2024, Cuma
(Dünden devam)

ONUNCU REŞHA

İşte bak: Ne kadar merakaver, ne kadar câzibedar, ne kadar lüzumlu, ne kadar dehşetli hakaikı gösterir ve mesâili ispat eder. Bilirsin ki, en ziyade insanı tahrik eden meraktır. Hatta eğer sana denilse, “Yarı ömrünü, yarı malını versen, Kamer’den ve Müşteri’den biri gelir, Kamer’de ve Müşteri’de ne var, ne yok, ahvâlini sana haber verecek. Hem doğru olarak senin istikbalini ve başına ne geleceğini doğru olarak haber verecek”; merakın varsa, vereceksin.

Hâlbuki şu zat öyle bir Sultanın ahbarını söylüyor ki, memleketinde Kamer, bir sinek gibi, bir pervane etrafında döner. O Arz olan o pervane ise, bir lâmba etrafında pervaz eder ve o Güneş olan lâmba ise, o Sultanın binler menzillerinden bir misafirhanesinde binler misbahlar içinde bir lâmbasıdır.

Hem öyle acâib bir âlemden hakikî olarak bahsediyor ve öyle bir inkılâbdan haber veriyor ki, binler küre-i arz bomba olsa, patlasalar, o kadar acib olmaz. Bak, onun lisanında, “Güneş dürülüp toplandığında. (Tekvir Suresi: 1)”, “Gök yarıldığı zaman. (İnfitar Suresi: 1)”, “Çarpacak olan felâket. (Karia Suresi: 1)” gibi sureleri işit.

Hem öyle bir istikbalden doğru olarak haber veriyor ki, şu dünyevî istikbal ona nisbeten bir katre serap hükmündedir. Hem öyle bir saadetten pek ciddî olarak haber veriyor ki, bütün saadet-i dünyeviye, ona nisbeten bir berk-i zailin bir şems-i sermede nisbeti gibidir.

ON BİRİNCİ REŞHA

Böyle acib ve muammaâlûd şu kâinatın perde-i zâhiriyesi altında, elbette ve elbette böyle acâib bizi bekliyor. Böyle acâibi haber verecek, böyle harika ve fevkalâde mu’ciznüma bir zat lâzımdır.

Hem bu zatın gidişatından görünüyor ki, o, görmüş ve görüyor ve gördüğünü söylüyor.

Hem “Bizi nimetleriyle perverde eden şu semavat ve arzın İlâhı, bizden ne istiyor, marziyatı nedir?” pek sağlam olarak bize ders veriyor.

Hem bunlar gibi daha pek çok merakaver, lüzumlu hakaikı ders veren bu zata karşı her şeyi bırakıp ona koşmak, onu dinlemek lâzım gelirken, ekser insanlara ne olmuş ki, sağır olup kör olmuşlar, belki divane olmuşlar ki bu hakkı görmüyorlar, bu hakikati işitmiyorlar, anlamıyorlar?

Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 267

LÛ­GAT­ÇE:

ahbar: haberler.

berk-i zail: bir anda parlayıp sönen şimşek.

hakaik: hakikatler.

küre-i arz: dünya, yer küre.

marziyat: razı olunacak şeyler.

mesâil: meseleler.

muammaâlûd: anlaşılmaz, halledilmez şekilde güç; halli müşkül iş veya şey.

Müşteri: Jüpiter.

perverde etmek: besleyip büyütmek, yetiştirmek.

şems-i sermed: batmayan güneş.

Okunma Sayısı: 1254
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    9.8.2024 10:36:04

    "Ne kadar merakaver, ne kadar câzibedar, ne kadar lüzumlu, ne kadar dehşetli hakaikı gösterir ve mesâili ispat eder. Bilirsin ki, en ziyade insanı tahrik eden meraktır. Hatta eğer sana denilse, “Yarı ömrünü, yarı malını versen, Kamer’den ve Müşteri’den biri gelir, Kamer’de ve Müşteri’de ne var, ne yok, ahvâlini sana haber verecek. Hem doğru olarak senin istikbalini ve başına ne geleceğini doğru olarak haber verecek”; merakın varsa, vereceksin." İnternet hususan sosyal medya çıktıktan sonra maalesef merak hissiyatımızı çoğumuz doğru yerlerde kullanamadık...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı