"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Küre-i arzın bu yangın ve fırtınaları...

Risale-i Nur'dan
13 Ocak 2025, Pazartesi
Evet, şimdi küre-i arzda herkes ya kalben, ya ruhen, ya aklen, ya bedenen, gelen musibetten hissedardır, azap çekiyor, perişandır.

Bilhassa ehl-i dalâlet ve ehl-i gaflet rahmet-i umumiye-i İlâhiyeden ve hikmet-i tamme-i Sübhaniyeden habersiz olduğundan nev-i beşere rikkat-i cinsiye, alâkadarlık cihetiyle kendi eleminden başka nev-i beşerin şimdiki elîm ve dehşetli elemleriyle dahi müteellim olup azap çekiyor. Çünkü lüzumsuz ve malâyânî bir surette vazife-i hakikiyelerini ve elzem işlerini bırakıp âfâkî ve siyasî boğuşmalara ve kâinatın hâdisatına merak ile dinleyerek, karışarak, ruhlarını sersem ve akıllarını geveze etmişler. Ve bilerek kendi zararına fiilen rıza göstermek cihetinde, “Zarara razı olana şefkat edilmez” manasındaki “Er-râzî bi’z-zarari lâ yünzaru lehû” kaide-i esasiyesiyle şefkat hakkını, merhamet liyakatini kendilerinden selbetmişler. Onlara acınmayacak ve şefkat edilmez ve lüzumsuz başlarına belâ getirirler.

Ben tahmin ediyorum ki bütün küre-i arzın bu yangınında ve fırtınalarında selâmet-i kalbini ve istirahat-i ruhunu muhafaza eden ve kurtaran yalnız hakikî ehl-i iman ve ehl-i tevekkül ve rızadır. Bunların içinde de en ziyade kendini kurtaranlar, Risale-i Nur’un dairesine sadâkatle girenlerdir. Çünkü bunlar Risale-i Nur’dan aldıkları iman-ı tahkikî derslerinin nuruyla ve gözüyle her şeyde rahmet-i İlâhiyenin izini, özünü, yüzünü görüp, her şeyde kemâl-i hikmetini, cemal-i adaletini müşahede ettiklerinden, kemâl-i teslimiyet ve rıza ile, rububiyet-i İlâhiyenin icraatından olan musibetlere karşı teslimiyetle, gülerek karşılıyorlar, rıza gösteriyorlar. Ve merhamet-i İlâhiyeden daha ileri şefkatlerini sürmüyorlar ki elem ve azap çeksinler. İşte buna binaen değil yalnız hayat-ı uhreviyenin, belki dünyadaki hayatın dahi saadet ve lezzetini isteyenler –hadsiz tecrübeleriyle– Risale-i Nur’un imânî ve Kur’ânî derslerinde bulabilirler ve buluyorlar.

Kastamonu Lahikası, mektup no: 77, s. 128

LÛ­GAT­ÇE:

cemal-i adalet: adaletin güzelliği, Cenab-ı Allah’ın varlıklara rahmetiyle âdilâne muamele etmesi.

ehl-i dalâlet: dalâlet ehli; yoldan çıkanlar, azgın ve sapkın kimseler.

ehl-i gaflet: dünyaya daldığından dolayı ahireti unutan.

elzem: en lüzumlu, daha gerekli.

hayat-ı uhreviye: ahiret hayatı.

hikmet-i tamme-i Sübhaniye: her türlü kusur ve noksandan münezzeh olan Allah’ın gözettiği tam ve mükemmel hikmet.

iman-ı tahkikî: tahkikî iman, imana dair bütün meseleleri inceleyip delil ve bürhan ile inanmak.

istirahat-ı ruh: ruhun rahatlığı, ruh huzuru.

küre-i arz: dünya.

rahmet-i umumiye-i İlâhiye: Cenab-ı Allah’ın umumî rahmeti.

rikkat-i cinsiye: cinsî şefkat, insanın kendi cinsinden olana acıması.

rububiyet-i İlâhiye: Allah’ın terbiye ediciliği.

selâmet-i kalp: kalp selâmeti, kalbin korku ve endişeden uzak olması.

selbetmek: ortadan kaldırmak, iptal etmek.

Okunma Sayısı: 269
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı