Bir kardeşimiz, “Üstad Bediüzzaman, ‘Meşrûtiyet İslâmiyetin bahtını, Asya’nın tâliini açacaktır. Size müjde. Bizim devleti ömr-ü ebedîye mazhar eder. Milletin bekâsıyla ibkâ edecek; siz daha meyus olmayınız.”1 der. İtikadımız bakımından sıkıntılı görünen ‘ömr-ü ebedî’ tâbirini izah eder misiniz?” diye sordu.
Buradaki “devleti ömr-ü ebedîye mazhar eder” ifadesi izâfi, görecelidir; hakiki ebediyet, sonsuzluk değildir. Bu dünya ölçüleri içinde kuvvetli, istikrarlı ve her asırda devam edeceğine işarettir. Yoksa itikadî anlamda ezelî ve ebedî bir devlet sözkonusu değildir. Dolayısıyla imana aykırı bir durum teşkil etmez.
Mesela “Sırr-ı kayyûmiyetin cilvesine bu noktadan bakınız ki, bütün mevcudatı ademden çıkarıp, herbirisini bu nihayetsiz fezada [...] durdurup, kıyam ve beka verip, umumunu böyle sırr-ı kayyûmiyetin tecellîsine mazhar eyliyor.”2 Ve “Nihayetsiz bir boşlukta…”3 gibi ifadeler sınırlı ve sonlu olan kainat için kullanılıyor. “Her şey helâk, yok olup gidicidir.”4 Bu ifadeler dünya şartları içinde büyüklüğünü ve devamlılığını ifade eder. Ki, günlük hayatımızda da “hiçbir zaman, sonsuza değin, “ebediyen göremezsin, sana söylemem!” şeklinde kullanırız.
“Devleti ömr-ü ebedîye mazhar eder”, insanlık var oldukça Müslümanların birlik ve beraberliği temin edecek fikirler, meşrutiyet, demokrasidir; şahıslar değil! Ki, kişiye bağlı yönetim istibdattır ve buna dayanan devlet rejimi çökmeye mahkumdur. Çünkü, “İstibdat, zulüm ve tahakkümdür [zorbalıktır]. Meşrutiyet, [padişah, kral, sultanın başkanlığındaki parlamenter sistem, meşveret, demokrasi], adalet ve Şeriattır.”5
Keyfî muameledir. Tek görüş, tek düşüncedir. Suistimalat zemini, yani, yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvetlere sebeptir. Zulümler, haksızlıklar, adaletsizliklerin de temeli idarî, yönetimdeki bu istibdattır. İnsanlığı sefil ederek mahveder, Ve “İslam alemini de zehirler…”6
“Meşrûtiyet, insanı hayvanlıktan [güdülmekten] kurtarır…”7 Başta inanç ve fikir olmak üzere her türlü hürriyeti ihtiva eder, tüm şevk ve ulvi duyguları uyandırır, istidat (potansiyel yetenek) ve kabiliyetleri geliştirdiğinden mutluluk sebebidir. İşte, demokrasi olan yerde adalet, hak, hürriyet, düzen, zenginlik, refah olmasının sebebi budur.
Dipnotlar:
1-Münâzârât, Enst./intr., s. 23.
2-Lem’alar, s. 339.
3-Şualar, s. 550.
4-Kasas Suresi: 88.
5-Divan-ı Harb-i Örfî, s. 23.
6-ESDE, Münazarat, yeni tanzim, s. 159.
7-Münâzârât, s. 23.