"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir günahta veya bir sevapta birleşmek

Süleyman KÖSMENE
13 Ocak 2025, Pazartesi
Bursa’dan okuyucumuz: “Namaz kılmadığını bildiği evladına kızlarından daha çok miras bırakan baba, vefatından sonra oğlunun miras paralarıyla işlediği günahlardan (içki, kumar gibi) sorumlu mu?”

Adalet Sorumluluğu 

Burada soru içinde soru vardır: Öncelikle, bir baba evlatlarına mirasını adaletle dağıtmaktan sorumludur. Esasen bu sorumluluk, baba öldükten sonra yapılan bir taksimat olduğu için, baba üzerinde de olmaz. 

Çünkü miras, baba ölmeden dağıtılan bir ulufe değildir.

Baba, ölmeden önce kendi evlatları arasında taksimat yapıyorsa, bu genellikle hediye kabilinden olur. Baba dilediği gibi dağıtabilir. Ama bu şekilde olsa da, açık bir adaletsizlik yapmamalı, adaleti gözetmelidir. Fazla verdiği bir evladı varsa, bunu adalet ölçülerinde izah edebilmelidir. 

Bu sorumluluk babanın omuzunda olarak mahşerde ayrı bir yargılama konusu olur. Adaletsizce bıraktığı maldan dolayı sorumlu tutulur.       

Essebebükelfail Sırrı 

Adaletsizce fazla mal bırakmış ve fazla mal alan evladı bu mal ile günah işlemişse, bunda babanın dolaylı olarak ve şüphesiz ikinci bir sorumluluğu ortaya çıkıyor. Evlat bu malı almasaydı günaha girmeyecekti. Evladı günaha sokan mal ise babadan gelmiştir. 

Burada da “Essebebükelfail” sırrı vardır. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

“Kim güzel bir (işte) aracılık ederse, ona o işin sevâbından bir pay vardır. Kim de kötü bir (işte) aracılık ederse, ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah’ın her şeye gücü yeter.”1

Keza Peygamber Efendimiz de (asm), “Hayra vesile olan, hayrı yapan kimse gibidir.”2 Buyurmuştur.

Bu peygamber düsturu, burada, şerde ve günahta karşımıza çıktı. Şerde ve günahta elbette tövbe ve bağış imkânı da var. Yani tövbe eden kişi bağışlanır.       

Biri âmir Diğeri Memur da Olabilir

Ancak bu peygamber düsturunun hayırda ve sevapta da bize dönüşü vardır ve bu dönüş muhteşemdir. 

Aslında bir işe sebep olan ile o işi yapan aynı sınıfta ve aynı statüde olmayabilir pekâlâ! Biri zengin iken, diğeri fakir olabileceği gibi; biri havastan, diğeri avamdan da olabilir. Keza biri âmir, diğeri memur veya biri çoban, diğeri profesör de olabilir.

Mesela bir çoban baba, evladının hafız ve âlim olması için bütün imkânlarını seferber etmiş ve buna sebep olmuş olabilir. Bu sebeple evladının elde ettiği hıfz ve ilimden aldığı sevabın yekûnu kadar sevaba nail olması muhteşemdir. Kendisi ölmüş olsa da amel defterinin kapanmaması, bir sağanak gibi sevap yağmaya devam etmesi muhteşemdir.

Peygamber Efendimiz (asm) bu hakikati şöyle ifade etmiştir: “Her kim Kur’an’ı hıfz eder ve onunla amel ederse, kıyamet gününde anne ve babasına parlak bir taç giydirilir ki, güneş evlerinizde olsaydı bile o taç kadar parlak olmazdı.”

Örnekleri artırmak mümkün. Sınıf veya statü farkı, makam veya mevki farkı bu eşitliği bozmuyor. Essebebü ke’l-fail sırrı, statüleri, makamları, mevkileri ve imkânları farklı da olsa, insanları bir sevapta veya bir günahta eşitliyor. 

Dipnotlar:

1- Nisa Suresi: 85.

2- Tirmizî, İlim, 14.

Okunma Sayısı: 286
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı