Tarih gerçekten yaşanmış olaylara en doğru, en büyük şahittir. Bu şehadet de ancak aynı tarih yeniden yaşanabilirse hafızalardan silinebilir ama yazılı olan hiçbir şeyden silinemez.
Ahirzamanda iman, Kur’an ve İslamiyet hizmetlerinde bulunabilmek nasip ve intihabına nail olmak gerçekten de tarihin, nurani bir tarihin karanlıklar içerisinde yazılışına şahit olmaktır.
Bu şahitlik ve yer alma hiç de ucuz, basit ve sıradan değildir. Zincire vurulmuş arslanların zincirlerini kırarak ehl-i küfre, ehl-i dalalete, ehl-i ilhada ve ehl-i sefahete; deccale ve Süfyan’a meydan okuması ve galebe çalması/üstün gelmesi, muzaffer ve muvaffak olabilmesinin ismidir: Ehl-i iman olarak ehl-i hizmet olmak.
Gündelik, basit, âdi hal ve hareketlerin, tavır ve üslupların, fiil ve amellerin bu şehadetler içerisinde hiçbir zaman yeri yoktur ve olamaz. Ben elli sene, otuz sene, on sene şuradayım, buradayım şöyle tecrübem var, böyle işlerim varın sorgulayıcısı ise bizatihi Cenab-ı Kahhar-ı Zülcelaldir. O’nun istediği ihlas, sadakat, tesanüd, uhuvvet ve şevkin topyekün ifade ettiği hizmet-i Kur’aniye ve hizmet-i imaniyedir. Hiç kimsenin ukalalanmasına, ben şuyum buyum demesine veya sen şusun, busun demesine hizmet eden, etmiş olan adamların şevk, aşk ve ümitlerinin hizmet-i nuriye adına kırmalarına gerek yoktur. Ve de mesuliyeti, şefkat tokatları çoktur.
Şimdi hizmet-i imaniye, Kur’aniyede hizmet etmek isteyen insanlara lazım olan şey; yalnız ve yalnız hizmet yapmak, onun bunun özellikleriyle, eksiğiyle, fazlasıyla uğraşmadan ihlasla, sadakatli ve uhuvvetli bir şekilde hizmetlere talip olmaktır, çalışmaktır, koşmaktır, uğraşmaktır.
Kur’an’ı anlamamış, tefsirlerini iyice okuyup anlamlarına muvaffak olamamış insanlar ancak nefis ve hevesatlarının oyuncakları olurlar. Her türlü hal ve hareketleriyle hem kendilerine, hem de hizmet-i Nuriye’nin hademelerine zarar verirler.
Hal ve hareketlerini sahiden hizmet-i imaniyenin boyası ile boyayabilenler zaten yalancı tavır ve hallere giremezler; sırıtırlar.
İşte tarih şeridinde ahirzamanın yalçın ve keskin kayalıklarında dikkatle ve hizmetle yürüyebilmekle yer alabilmek bu kadar kolay veya bu kadar zordur. Hep biz zoru severiz diyenler, buyurun!