O’nun mu? Benim mi? İnsanlar söyledikleri ve yaptıklarıyla vardır.
Güzel bir gül gördük diyelim, bir kısım insanlar “Aaa, ne güzel sanat harikası!” diyor. Bir kısım insanlar ise “Maşallah ne kadar güzel yaratılmış, Allah’ın sanatını gösteren bir eser!” diyor.
Fakat biri yaratılmışa biri yaratanına giden cümleler ve ifadeler.
İnsan denen mahlûka ise akıl diye bir duygu/latîfe, bir özellik takılmış. Her şeyi ayırt etsin diye… Ve başta da yaratılanlar ile yaratıcıyı ayırt edebilsin diye…
Kâinatta bir şey ya vardır ya da yoktur var olan şey ya yaratılmıştır ya da yoktur. Hiçlik âlemindedir.
İnsan çok iyi biliyor ki kendisi yaratılmış bir mahlûktur. Eğer yaratanını inkâr ediyorsa akıldan istifa etmesi gerekmektedir.
İnsanlar söyledikleriyle ve yaptıklarıyla var iseler o zaman şunu çok rahat bir şekilde söyleyebilmelidirler.
Allah her şeyin yaratıcısıdır, her yaratılmış şey O’nundur.
O’ndan başka yaratıcı yoktur. Yaratılmış hiçbir şeyi hiç kimse O’ndan başkasına tevdi edemez havale edemez ve sahiplendiremez.
Demek ki başkasının taktığı bir akla sahip olan insan, o aklıyla “Ben bir hiçim, bir yaratılmış olarak ancak vücut bulabilmişim; her şey ben dahil O’nundur, O’ndandır, O’ndan gelmiştir, O’na gidecektir” diyebilmelidir.
Hayatı, ancak hayatı yaratan hayat sahiplerine pay edebilir ve rızıklandırarak hayatı devam ettirebilir.
Hayatta isek ve insan olduğumuza fark ediyorsak hayatı ve insanlığı bize vereni çok iyi tanımalıyız ve bilmeliyiz ve tanıdığımızı edeple hürmetle itaatle ubudiyetle O’na bildirmeliyiz.