Geçenlerde göz hastalıklarına karşı tatbik edilen “Kırlangıç Otu” ile ilgili çıkan yazımız, bazı okuyucuların ziyadesiyle dikkatini çekti. Özelden yazarak detaylı bilgi isteyenler de oldu. Elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalıştık.
Bazı okuyucularımızdan, ayrıca “Arada sırada bu tarz bilgileri lütfen bizimle de paylaşın. Memnun oluyoruz. Bunlardan istifade ediyoruz. Lütfen devam edin” şeklinde mesajlar aldık.
★
Aynı yazıda, kısa cümleler halinde daha başka şifalı bitkilerden ve halk ilâçlarından da söz etmiştik. O cümlelerden biri de “Mide fesadına karşı Kudret Narı” şeklinde idi.
Tabiî, gerek göz hastalıkları, gerekse mide rahatsızlıkları insanlarda çok yaygın hale geldiği için, herkes ister istemez bu tür konulara dikkat kesiliyor. Ama, güvensizlik hâli maalesef had safhaya çıktığı için, güvenilir bilgilere önemle ihtiyaç duyuluyor.
Biz de, şifâlı halk ilâçlarına dair duyduğumuz, yahut okuduğumuz şeyleri değil, bizzat kendi nefsimizde denediğimiz, başkasındaki tecrübeye yakînen şahit olduğumuz, ilâveten faydasını gördüğümüz formülleri yazılı, yahut sözlü olarak ihtiyaç duyanlara aktarmaya çalışıyoruz. Özetle: Bu tür konulara dair olarak bilgi satmıyoruz; terkip falan pazarlamıyoruz; sadece ve sadece bilgi ve tecrübelerimizi paylaşmaya çalışıyoruz.
★
Bu hatırlatmalardan sonra, şimdi bu yazının asıl konusuna geçiyoruz. Konumuz “mide fesadı”na karşı bazı tedbir ve tedâvi formülleri.
Bilindiği gibi, bu zamanda mide rahatsızlığı olmayan çok az sayıda insan var.
Bilhassa yirmili yaşlardan itibaren pek çok kimsede görülen, otuzlu yaşlarda ise had safhaya çıkan ve eğer tedâvi edilmezse başka hastalıkları da tetikleyen mide rahatsızlıkları, haliyle tıp dünyasının, ama özellikle ilâç sektörünün öncelikli meşguliyetleri arasında yer alıyor:
Habire ilâçlar üretiliyor, diyetler uygulanıyor, ameliyatlar yapılıyor, vesaire...
Giderek yaygınlaşan bu amansız hastalığın sebebi bir değil, birçoktur: Üzüntü, sıkıntı, stres, kalitesiz yağlar, düzensiz beslenme, zararlı yiyecek–içecekler, su ve hava kirliliği, vesâire…
★
Mide fesadı hususunda, bizim de yaşadığımız ciddî tecrübeler var: Yirmili yaşlarda yanma ve sancılanma başladı. Otuzlu yaşlarda 3–4 kez kanama geçirdik. Kronik gastritle başlayan rahatsızlığın yanı sıra, kalın bağırsakta ayrıca ülser oluştu. Hasılı, ameliyatlık bir duruma geldik...
Mükerrer muayenelerden sonra, neredeyse kullanmadığımız ilâç kalmadı. Kısmî rahatlama olduysa da, bunların hiçbiri “kesin çözüm” olmadı. Bazı yiyecek-içeceklerden hemen sonra, şiddetli sancılanmalar hemen anında nüksediyordu. Bazı günler acıdan öyle kıvrandıyordu ki, adeta sıkboğaz ediliyor gibiydik. Bazı geceleri de yatamaz hale geldiki.
Sonunda anladık ki, bizdeki bu marazın iki önemli sebebi var: Biri üzüntü, sıkıntı, yoğun stres, aşırı yorgunluk hâli; diğeri ve en mühimmi ise, tevekküldeki zafiyet, yahut yanlış tevekkül…
★
Tedâvi arayışımız, haliyle yeni bir boyut kazandı: Doğru tevekkülün yanı sıra, fırtrî ilâçlara yöneldik: İlk etapta, zeytinyağlı “Kudret Narı” kullandık. Bu ilâcın, ayrıca ballısı var. Güvenilir bir aktardan ikisinden de aldık. Aç karnına, tatlı kaşığıyla birini sabah, diğerini akşamları üç ay süreyle kesintisiz şekilde kullandık.
Bu Kudret Narının cidden büyük faydasını gördük. Ağrılar geçti; sızılar (gastrit arada bir nüksetmekle beraber) asgari seviyeye indi. Ülser ise tamamen geçti, elhamdülillah.
Bunun yanı sıra uyguladığımız en büyük tedbir, çiçek, mısır ve margarin yağlarına paydos diyerek, köy tereyağı ile sızma zeytinyağına dönmek oldu.