1882’de Serez’de (Orta Makedonya) dünyaya gelen Türk matbuatının mücahit kalemi Eşref Edib Fergan, İstanbul’da vefat etti.
Eşref Edib, Üstad Bediüzzaman’ın sâdık dostu, Risale–i Nur’un samimî bir müdafiî olarak da bilinir.
Bu meyanda birçok makale ve eseri vardır.
1908’de, önce Sırat–ı Müstakim, daha sonra Sebilürreşad ismiyle mecmua neşreder. Aynı isimle bir de matbaa kurar.
Said Nursî ile ilk tanışmaları tâ o yıllara kadar gider. Yaklaşık 50 sene müddetle, dostluk ve kardeşlik münasebetleri devam eder.
Hayatta iken, Üstad Bediüzzaman’ı ve kudsî dâvâsını neşriyat yoluyla müdafaa etmekten geri durmayan Eşref Edib, o mübarek zâtı vefatından sonra da anlatmaya ve onun iman-irfan dâvâsını savunmaya devam eder.
“HUTUVAT-I SİTTE”Yİ NEŞRETTİ
“Türk matbuatının mücahid kalemi” olarak da bilinen Eşref Edib, aynı zamanda çok velud bir kaleme sahip idi. Fikirlerini, diyaloglarını akıcı bir dille yazıya dökerdi.
Meşrûtiyet’in tâ ilk yıllarından tibaren yayın hayatına atılan Sebilürreşad’ın sahibi idi. Mehmed Âkif, İzmirli İsmail Hakkı ve Üstad Bediüzzaman’ın da aralarında bulunduğu münevver zatların yazıları bu mecmuada neşredilirdi.
İstanbul işgal altında iken Said Nursî’nin telif etmiş olduğu Hutuvat-ı Sitte isimli broşür, yine Sebilürreşad matbaasında gizlilik içinde basılarak neşredildi.
SİYASÎ GÖRÜŞ AYRILIĞI
Uzun yıllar iki kadim dost olarak yaşayan Üstad Bediüzzaman ve Eşref Edib Bey, Türkiye’nin fiilen demokrasiye geçtiği 1946’dan itibaren, siyaset noktasında görüş ayrılığı içine düştüler.
Üstad Bediüzzaman ve talebeleri, bilhassa 1950’den itibaren “Demokratlara nokta-i istinad” olma yolunda lâhika mektupları neşrederken, Eşref Edib, tam bir tarafgirlikle Mareşal Fevzi Paşanın fahrî başkanlığını yaptığı Millet Partisi’ni destekledi. Ardından, Cevat Rifat İlhan’ın kurucu başkanı olduğu “İslâm Demokrat Parti”sine, son olarak da isim babalığını da yapmış olduğu Erbakan öncülüğündeki Milli Nizam ve Milli Selamet Partilerini bütün kuvvetiyle desteklemeye çalıştı.
Eşref Edib ile din-iman hizmeti itibariyle dost ve kardeş olduklarını takdirkârane ifade eden Üstad Bediüzzaman Emirdağ Lâhikası’ındaki bir mektubunda ise, Sebilürreşad ve B. Doğu’daki mücahitlerle “siyaset kardeş olmadıklarını” gayet açık bir dil ile beyan eder. Kendi ifadelerinin ilgili kısmı aynen şöyledir:
“Eşref Edib kırk seneden beri iman hizmetinde benim arkadaşım ve Sebilürreşad’da makale yazan hakikî İslâmiyet mücahidlerinden bir kardeşimdir. Ve Nurun bir hâmisidir. Ben vefat etsem de, Eşref Edib Nurcular içinde bulunmasıyla büyük bir teselli buluyorum. …Yalnız, Sebilürreşad, [Büyük] Doğu gibi mücahidler, iman hakikatlerini ehl-i dalâletin tecavüzatından muhafazaya çalıştıkları için, ruh u canımızla onları takdir ve tahsin edib onlarla dostuz ve kardeşiz; fakat, siyaset noktasında değil. Çünkü, iman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz. Dost-düşman, derste farketmez. Halbuki siyaset tarafgirliği, bu manayı zedeler, ihlâs kırılır.”
(SON)