İnsanın yaratılıştan verilen kıymetli makineleri çalıştırılırsa, küfür ve dalâlet korkusu insana musallat olamayacak, insana bulaşmayacak; insanı, fikir, düşünce ve değerleri itibarıyla kandıramayacaktır.
İnsan için kıymetli alet ve edevat, insanca yaşamayı, hayvana benzememeyi ikaz ediyor ve istiyor.
İnsan olan insanın insanca bir hayat geçirmesini bekliyor. İnsan için en kıymetli, mükemmel ve taravetli hayat ise imanlı, Kur’ân’a dayalı ve İslâmiyet’le şekillenen bir hayattır.
Tahkikî imanı elde edebilen bir mü’min, hayatını imanlı olarak yaşamaya ve korumaya kuvvette ilk adımını atmış demektir…
İşte, tahkikî imanı elde eden adam; kendisi dışındaki her yaratılmıştan, özellikle de hayvandan çok farklı bir yaratık olduğunu anlar. Yaratanın kendisine hususî bir şekilde muamele ettiğini ve muhatabiyetini yüksek tuttuğunu idrak eder.
Önemli olan insan olmayı, imanı, Kur’ân’ı ve İslâmiyet’i anladıktan sonra, hayvanla kendisi arasındaki vadiyi çok derin ve farklı bir şekilde görüp, ona göre kendisine çekidüzen vermesi ve bu bilgilere göre hareket etmesidir.
İmanlı bir insanın muhabbeti, sevgisi ve aşkı Allah’a yönelir; Allah için sever, muhabbet eder, âşık olur.
Sonsuz kelimelerle ifade edilebilen kâinatı ve içerisindeki yaratılmış her şeyi, insan iman gözüyle incelerse, Allah için sever ve âşık olur. Yaratılmış her şey, yaratanını hatırlatır, O’nu sevdirir ve O’na âşık eder.
Tahkikî imanın verdiği güç, kuvvet ve teselli, insanı insan olma yolunda marifetullah’ın her basamağında yükselmeye ve muhteşem kâinat kitabını okumaya başlar.
Eğer bu zamanda tahkiki iman bir kalpte akılda fikirde düşüncede olmazsa; o kıymettar insan insanlıktan sukut eder kaybolur gider…