Saray iktidarının “normalleşme-yumuşama” atraksiyonundaki gibi “Türkiye yüzyılı” reklâmlı “oyun”da topyekûn muhalefeti pasifize etme, etkisizleştirme ve edingenleştirme operasyonları devam ediyor.
Meclis’in uhdesinde kamuoyu gözetiminde demokrasi eksenli şeffaf ve âdil bir “çözüm” yerine terör örgütü başının “başaktör” haline getirilirken, sırf “kent uzlaşması”yla “terör bağlantısı” isnadıyla sivil siyasetin, seçilmişlerin ve demokratik muhalefetin “hedef” alınması çarpıklığı sergileniyor.
“Salıverilmesi”ni istediği terörist başını “muhatap” gösteren, “İmralı’dan Meclis’e yol açılması”nı hararetle önerip terörist başını “meşrulaştıran” Bahçeli’ye günler sonra “taşın altına elini değil gövdesini koydu” diye hararetle öven Bahçeli’ye teşekkürle destek çıkan Cumhurbaşkanı, “coğrafyamız ateş çemberinde” diyerek “iç cephe”de destek talep ederken yeni komplolar kuruluyor.
KUMPAS SENARYOSU SAHNELENİYOR…
Daha yedi ay önce yargıdan aldığı “temiz kağıdı”yla Türkiye’nin en büyük ilçelerinden birinin seçilmiş Belediye Başkanı’nın “on yıl tâkip”ten sonra apar topar tutuklanıp, Belediye Meclis’inden birinin seçilmesi yerine bir gecede Vali Yardımcısı yapılan Beyoğlu Kaymakamının “kayyım” atanması, “tek kişilik otoriter rejim”de millet irâdesine kasdın son tezâhürü; ve “Öcalan çıkışı”nın tamamen bir bir “politik oyun” olduğunun ifşası.
İktidardakilerin “Meclis’te konuşması”nı istediği kırk bin insanın katlinden sorumlu terör örgütü kurucusu ile “görüşmüş” iddiasıyla “tepeden tâlimat”la bir Belediye Başkanının re’sen görevden alınması haksızlığı ve hukuksuzluğu, “kucaklaşma, barış ve birlik” söylemlerinin sahteliğini ele veriyor. Ve “siyasette lâfız mânânın zıddıdır” hakikatini ortaya koyuyor.
Belli ki “roller” paylaşılmış; “Belediyenin teröristlerce işgal edildiği” asparagasıyla, yüksek yargı mensuplarının yakınmasıyla bağımsızlığı ve tarafsızlığı berhava edilip “siyasetin sopası” haline getirilen “tâlimatlı yargı”yla, “seyyar giyotin” denilen savcılarla tamamen itibar suikastıyla, kamu kurumu olan Belediyenin kapısı kırılarak gece yarısı baskınlarla tam bir siyasi kumpas senaryosu sahneleniyor..
“TASFİYE EDİLECEK” TERÖR ÖRGÜTÜNE “DEVLET” KURDURULUYOR!”
Vahim olan, “kayyım” tehdidiyle HDP/DEM’in “ehlileştirilmesi”nden sonra topyekûn muhalefetin aynı bildik bayat oyunlarla “ehlileştirilmesi” şantajının savrulmasıyla gözdağının verilmesi. “Terörist başına özgürlük” deyip siyasî muhaliflerini “terörle iltisaklı” kara propagandasıyla demokrasi ve hukuk dışılıkla demokratik siyasetin teslim alınmak istenirken “yeni anayasa” paravanında Erdoğan’ın ömür boyu seçilmesine “anayasal kılıf” geçirilmesi.
Ayyuka çıkan yolsuzlukların, hırsızlıkların, ihaleye fesad karıştırmanın, yüz milyarlarca vergi muafiyeti ve kredi teşvikleri kıyağı sunulan dolar garantili yandaşlara kamu ihalelerini, millet malını partizanca peşkeşin, kayırmanın, gasbın hesâbını verme korkusuyla iktidarda kalma uğruna demokrasiyi ve hukuku katleden her türlü gözüdönmüşlüğe başvurulması. Ekonominin çöküşünün, eğitimden sağlığa, tarımdan dış politikaya her alanda iflasın karambola getirilmesi...
Ve en vahimi, “terörist başını salıvermeyle Meclis’te konuşturma” perdesinde “PKK’nın tasfiye edildiği” paravanında işgalci emperyallerin başını İngiltere ile birlikte çeken ABD’nin silâhlandırıp bütçesinde 156 milyar dolar ayırdığı PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’ye Türkiye’nin yanıbaşında “ikinci İsrail” işlevini görecek “koridor devleti kurdurma projesi”nin Ankara’dakilerce örtülü kabulünün karartılması…
Bu maksatla “Türkiye’yi Suriye ve İran’a karşı Kürtlerle birlikte kullanma plânı” devreye sokularak, YPG’nin yer aldığı “Suriye Demokratik Güçleri” paravanında Mehmetçiğin Suriye’ye karşı kullanılması.
İstanbul’da muhalefete mensup bir Belediye Başkanı üzerinden “oyun plânı”nın maksadı her haliyle sırıtıyor…