"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasi için “otoriter rejim”in tasfiyesi

Cevher İLHAN
28 Aralık 2024, Cumartesi
2024 yılı “dünya demokrasi endeksi”e göre, “seçim süreçleri, çoğulculuk, devletin işleyişi, siyasî katılım, demokratik siyasî kültür ve sivil özgürlükler”in temel alındığı ölçümle Türkiye bir defa daha Uganda, Guatemala ve Gambia’nın bile gerisinde kalarak 167 ülke arasından 101. sırada “demokrasi açığının en yüksek olduğu ülkeler” kulvarında kalmış.

“İfâde özgürlüğü ve âdil yargılama”nın esas alındığı; “hükümetin hesap verebilirliği, yolsuzluğun önlenmesi, temel haklar, güvenlik, yasal uygulamaların açıklığı ile yargının hızlı ve âdil olması” kriterlerin değerlendirildiği “hukukun üstünlüğü endeksi”nde de Türkiye 142 ülke arasında 117. sıraya gerilemiş. Bu haliyle Honduras, Angola, Nijer, Madagaskar, El Salvador, Sierra Leone, Liberya ve Lübnan Türkiye’nin üzerinde yer alıyor!

Keza Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) raporuna göre, son on yılda 36 ülke içinde Türkiye, adâlete güvenin en hızlı azaldığı ortamda bilhassa “âdil yargılama”da Doğu Avrupa ve Orta Asya ülkeleri arasında yine sonuncu.

Aslında Türkiye’nin “kusurlu demokrasi”lerden “hibrit (melez) demokrasiler” kategorisine kayıp iç savaş kargaşasındaki Orta Afrika ülkelerinin “otokrat demokrasiler”e vartasına gerilemesi, yasamanın yanısıra yargının “tâlimatlandırılması” demokrasi ve hukukta iflasın ilânı. 

BUYRUKLU ‘TÜRK TİPİ TEK KİŞİLİK REJİM’İN TAHRİBATI

Bilindiği gibi bakanların açık ikrarıyla “yangına müdahale”nin bile “Cumhurbaşkanı’nın tâlimatı”na bırakıldığı “ucûbe otoriterlik”te, millet irâdesinin temsilcisi Meclis’in “bütçe hakkı” Meclis’ten gasbedildi. Meclis adına Sayıştay’ın denetim raporları budandı.

Deprem toplanma alanlarında rant uğruna gökdelenlerin, kulelerin dikilmesi başta olmak üzere, çoğu iktidardakilerin ya da yakınlarının karıştığı yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet çarkı, kamu malının yandaşlara peşkeşi, hak gaspları, yağma, kayırma, “çete, mafya-siyaset ilişkileri”ne dair muhalefetin Meclis’e verdiği bütün araştırma - soruşturma önergeleri iktidar partilerince reddedildi.

Her deprem sonrası toplanan yüzlerce milyar deprem paralarının akıbetine, mesela 6 Şubat depreminin akabinde toplanan 115 milyarın nerelere, kimlere gittiğine, nasıl harcandığına; veya başta 301 madencinin can verdiği Soma faciasından maden ocaklarındaki, artan iş kazalarındaki ölümlerin sorumlularının bulunmasına; “kara para” aklanmasından vergi kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti ve kaçakçılığı suçlarına dair muhalefetin bütün araştırma ve soruşturma önergeleri kabul edilmedi. 

En vahimi de “cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” dedikleri “buyruklu Türk tipi tek kişilik rejim”de parlamenter sistemi tasfiye ile hukuk devletinin temel vasfı olan “kuvvetler ayrlığı”nın berhava edilmesiyle ve yargının “siyasetin sopası” olarak suiistimaliyle hukuka en ağır tahribatın yine “tek imzalı” KHK’larla dayatılmasıyla haksızlıklar ve hukuksuzluklar ayyuka çıktı, çıkıyor…

BEDİÜZZAMAN’IN “KANUNU KEYFİNE TÂBİ EDEBİLİR” İKAZI

Neticede, Meclis’in kanun yapma yetkisiyle doğrudan idarî işlem tesis edilemeyeceği, yargının yapacağı işin tepeden “kararnâmeler”le yapılamayacağı esasına rağmen, hukuka, Anayasaya ve yasalara aykırı olarak  “tek imzalı” KHK’lerle hukuk resmen ıskartaya çıkarıldı, çıkarılıyor.  

“Saray rejimi”nde ülkenin bir ucundaki bir kasabasındaki taşınmazların kamulaştırılmasına varan yetkilerden en son Meclis’e dayatılan “torba yasa”ya eklenen engelli araçlarıyla ilgili “motor silindir hacmi, emisyon türü ve değerinin belirlenmesi”ne varan yetkiler Cumhurbaşkanı’na verildi, veriliyor.  

Ve “otoriter sistem”de  Meclis’in yasama yetkisi gasbedilip anayasal temel hak ve hürriyetler ihlâl edilirken, demokrasilerin temel vasfı “kuvvetler ayrılığı”nın yerine “kuvvetler birliği”nin ikame edilmesiyle, yürütmenin yanısıra yasamanın ve yargının bütünüyle “partili cumhurbaşkanı”na bağlanmasıyla; Bediüzzaman’ın “Meşrûtiyetin (demokratik cumhuriyetin) sırrı, kuvvet kanundadır, şahıs hiçtir; istibdâdın esâsı, kuvvet şahısta olur, kanunu kendi keyfine tâbi edebilir” ikazıyla ülkenin kaderi “tek kişi”nin vehmine ve hevesine bırakılmış.

 Halbuki yine Bediüzzaman’ın “Onların aralarındaki işleri istişâre iledir”, “Ve onlarla istişare et”1 ve  ayetlerini tefsiriyle hürriyetçi demokratik sistemin “zembereği, ruhu, kuvveti, hâkimi, hak, akıl, marifet, kanun, efkâr-ı âmmedir [milletin ortak fikridir.]” Gerçek demokrasilerde “rey-i vâhid-i istibdada [tek adam istibdat rejimine]” karşı “hablü’l metin [sağlam halat]” ve “urvetü’l-vüska [kuvvetli kopmaz, sarsılmaz, kırılmaz, bükülmez, kulp]” olan millet adına Meclis’in hâkimiyeti esastır.2

Millet iradesinin hâkimiyeti için öncelikle “ceberut rejim”in tasfiyesi gerekiyor. Bugün siyasetin önündeki en önemli mesele budur…

Dipnotlar:

1- Şûra Suresi: 38.; Âl-i İmran Suresi. 159.

2- Münazarat, 22-27.

Okunma Sayısı: 1790
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    1.1.2025 13:31:44

    Adaşım Hüseyin kardeşim.Önceden eksikte olsa demokrasi yaşanıyor ve bilhassa parti içinde kıyasıya rekabetler vardı. Şimdi ise temayül zırvalığı,biat etmeyen bertaraf olur zihniyeti hakim kılındığı ve yüce rabbimizin cümlemize verdiği akıl nimetinin'ayakkaabısını yalayanlar,ona dokunup ibadet edenler, sayesinde demokrasi fi tarihi gibi geliyor değil mi.

  • Salih baş

    28.12.2024 19:11:44

    Biber acıdır gerçeklerde acıdır

  • Hüseyin Çelebi

    28.12.2024 18:11:09

    Abdurrahman Hocam eskiden demokrasi vardı da şimdiki iktidar mı gasbetti? İktidarı savunan biri değilim ancak sizlerde neyi savunduğunuzu neyi eleştirdiğinizi bilmiyorsunuz.

  • semih

    28.12.2024 15:52:31

    Tabiki demokrasi halkın seçtiği adam hükmeder demek değildir. Başka gerekçeleri olduğu da açıktır. Bizim demokrasiyi destekliyor olmamızın amacı sadece halkın seçmesi değildir. Adalet ve meşveret ve inhisar-ı kuvvet... Bunların hepsini istiyoruz.

  • Savaş

    28.12.2024 14:43:49

    ...Bazen insanın gururu ve nefisperestliği, şuursuz olarak ehl-i imana karşı haksız olarak adavet eder, kendini haklı zanneder. Halbuki bu husumet ve adavetle, ehl-i imana karşı muhabbete vesile olan iman, İslâmiyet ve cinsiyet gibi kuvvetli esbabı istihfaf etmektir, kıymetlerini tenzil etmektir. Adavetin ehemmiyetsiz esbablarını, muhabbetin dağ gibi sebeplerine tercih etmek gibi bir divaneliktir..,..

  • Savaş

    28.12.2024 14:37:16

    Demokrasiyi milletine hizmet etmek yerine amacı dışında işletmek hem millete hem işleyenlere zarar verir. Tarih herşeyi kaydediyor. Liyakat ve adaletle bakıldığında yanlış yanlıştır.Her şey ortada görene.

  • İ.UÇAR

    28.12.2024 14:03:23

    Demokrasi: Ana okullarında çocukların oynadığı bir oyunun adı değildir.Bir idare şeklidir. Güçlü bir Meclis (TBMM), Kuvvetler Ayrılığı ve Meclis'in onayını alan bir idare yani Bakanlar Kurulu. Böyle bir durum var mı ? Hayır!!!Yetkileri tırpanlanmış bir Meclis, hukuk ve adaletten eser yok. Yeni Asya'nın bu tutumunu 45 yıldır okuyan bir vatandaş olarak anlamış değilim. Şöyle ki ; bir zaman " hizmet hareketi " şimdi ise " Fetö " denilen yapıyı savunan yorumlara yer vermek ne kadar yanlış ise, hanımefendinin yorumlarına da yer vermek yanlıştır...Bin yanlıştan bir doğru çıkmaz.

  • Doğukan Pamir

    28.12.2024 13:51:59

    28 Şubat darbesini yapan ve müslümanlara envai zulmünü reva gören vesayetçi darbeciler hüküm giymiş iken zulüm görenlerin fikrine bsşvurmadan, mavi Marmara gemisindeki masum 10 aktivisti katleden siyonist katilleri,şehitlerin vâsilerinin fikrini almaya tenezzül etmeyip affeden, siyonist İsrailin NATO nezdinde büro açması için onay veren bir anlayışın yanlışını söylemek neden bu kadar tepki çeker doğrusu anlamakta güçlük çekiyorum

  • Semanur Tunoğlu

    28.12.2024 13:35:35

    Sayın müftüm, Risale-i Nurdan örnek istemeniz çok isabetli bir iş. Üstadımızın hayatında (demokrat parti dönemi) böyle bir tabir var mı? Buyrun gösterin. Bu dönemde hem siyasi baskılar vardı. Hem de Risale-i Nurlar yargılanıyordu. Seçimle iş başına gelen bir yönetim var, nasıl diktatörlük olabilir? Demokrasi dediğimiz şey bu değil mi?

  • İ.UÇAR

    28.12.2024 13:25:03

    Yeni Asya'da çıkan yazıları inceleyerek yorum yazmakla görevli insanlar mı var?

  • A. YILMAZ

    28.12.2024 12:43:21

    Hizmet ne durumda? İman hizmeti ne durumda? Nurları ders vermek için iktidarın değişmesini mi bekliyorsunuz? Boş verin şu iktidar işlerini hocam. Siz iman hizmetine bir odaklanın. Yöneticilerle ne işimiz var bizim Allah aşkına.

  • Nurcan Dayıoğlu

    28.12.2024 12:26:55

    Mesele Ak Partinin iktidardan gitmesi değil. O iş kolay. Ama yerine kim gelecek? Yerine gelen daha iyi olacak mı? Halk partisinin ortak olacağı bir iktidar istemiyoruz. Zira şu an başörtümüzle çalışabiliyoruz. Kemalistler iktidara geldiği an ilk iş bizim başörtümüzle uğraşacaklar. İktidar gitsin de yerine kim gelecek?

  • Hüseyin İlhan

    28.12.2024 11:57:39

    Müslümanları her dakika katleden siyonist devletin OECD'ye üye olmasını darbeciler dahi ret ederken din adına siyaset yapan ve ilk icraatı bu terörist devletin OECD'ye üyeliğini kabul edenin,YAHUDİ CESARET ÖDÜLÜ verilirken ben bunu asla kabul etmiyorum demek varken hala o ödülü boynunda taşıyanın,kardeş ülkedeki probleme sulh ile çözüm bulmak mümkün iken BOP Eşbaşkanaı yaptılar diyerek işi iç savaşa kadar gitmesine zemin hazırlayanın,İSRAİL BİZE BİZ İSRAİL'e MUHTACIZ,diyerek müslümanın acziyet içinde olduğunu gösteren bir ihanet başının deşifre edilmesinden,gerçek yüzünün gösterilmesinden neden bahsedilmeyecek. MANDELA kadar cesur olmayandan bahsediyoruz.

  • Hüseyin İlhan

    28.12.2024 11:53:15

    Hırsıza hırsız,zina yapana zina yaptı demek ne ise ,verilen emanete hıyanet edenin hainliğini söylemek,her ağzını açtıklarında din istismarı yaparak şu an 300 000'lere baliğ bir sayıda vatandaşına dava açanın hürriyetleri istismar ederek zalim,diktatör sevdası oan ve milletin tapulu malına çökenelri koruyan,imar barışı diyerek halkını dolandıran olduğunu söylemekten neden gocunulur.. Efendimiz SAV'in bir kötülük gördüğünüzde gücünüz yetiyorsa eliniz,yetmiyorsa diliniz,bunada yetmiyorsa buğz ediniz bu imanın zayıf hali,demesini nereye koyuyorsunuz kardeşim.

  • Hasan SUKES

    28.12.2024 10:57:59

    Maalesef tesbitleriniz doğru yerine oturuyor, bazıları itiraz etti diye doğrudan vazgeçilmez. Onların derdi devlet değil, Reis orada otursun .kalemine sağlık

  • Abdurrahman AYDIN

    28.12.2024 03:11:23

    Kardeş sakin, sakin! Fikre ve eleştiriye saygı duymak da demokrasinin bir gereğidir! Hele bu eleştiriler, Bediüzzaman'ın eleştirilerine uygunsa ve sen bunları eleştiriyorsan dinlenilmen için senin de Bediüzzaman'dan referans getirmen gerekir. Çünkü bu gazete, işlerine geldiği sürece demokratçılık oynayanların değil, Üstad'ın "Naşir-i Efkârı" olan bir gazetedir! (Bu yorum, sessizce izleyen üçüncü şahıslar için yazılmıştır.)

  • Semanur Tunoğlu

    28.12.2024 00:19:17

    Muhalefet etmek böyle bir şey değil. Madem seçim var, halkın iradesine saygı duyulmalı.

  • Semanur Tunoğlu

    28.12.2024 00:17:18

    O zaman size göre bütün belediye başkanları da ceberut oluyor. Hem demokrasiyi savunup hem de halkın seçimine bu şekilde hakaret etmek doğru değil.

  • Semanur Tunoğlu

    28.12.2024 00:16:20

    Seçimle iş başına gelen bir rejime "ceberut" demeniz doğru değil. Demokrasiyi savunuyorsanız demokrasi böyle bir şey. Halkın seçtiği adam hükmeder.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı