Hani Risale-i Nurlarda geçiyor ya! Hazer et, dikkatle bas… Kelimeler üzerlerindeki mananın çok çok üzerinde ve farklı manaları ifade ediyor.
Şimdi; kimler Kur’ani, imani, İslami hizmetler içerisinde hata yapmayayım, her yapacağım işin mesuliyetine müdrik olayım, etraflıca araştırayım, Allah’tan korkayım, Allah‘ın emrettiği işleri düşüneyim ve bütün bu konularda hazır olayım diyorsa, o hazer ediyor demektir.
Her işin başında Allah’a, resulüne, mehdiye, müceddide kulak vermek lazım. Nasıl, dikkatle. Bu ahirzamanda bu dört haber verici, ikaz edici bize haber veriyorlar, nasıl hareket etmemizi istiyorlar? İşte bütün bunların fiillere, amellere, isteklere, arzulara, düşüncelere, fikirlere yansıması ve sahip çıkılması dikkatle, dikkatle, dikkatle basmayı anlatıyor demektir.
Kur’an, iman hizmetinde bulunmak okumak ister. Okuduğunu, anladığını yaşamak ister. Ve Kur’an, iman hizmetinde yakaladığını dikkatli ve isabetli mesajlarını, hal ve etvarını devam ettirmek, sahip çıkmak ister. Kur’an talebeleri, Kur’an’ın muhteşem tefsiri Risale-i Nur talebeleri Kur’an’ın terbiyesinde kalmak onun dairesinden çıkmamak üzere kendilerini hazırlamak, yetiştirmek zorundadırlar, mecburdurlar, mahkûmdurlar.
Kur’anın; kucaklayan, anlatan, yönlendiren, nurlandıran, izah eden, ispat eden, ahirzamanda da dalaletten, sefahetten gelecek bütün sual ve müşküllerini halledecek, cevaplayacak Risale-i Nurları aramak, bulmak ve okumak gereklidir, şarttır.
Biz hem hazer eder, hem de dikkatli davranıyoruz diyorsanız kendi hal harekatınıza bakın! Şefkatin, merhametin, ihlasın, uhuvvetin, tesanüdün, ümidin, sadakatin ve şevkin imani, Kur’ani, İslami hangi dairelerinde, pencerelerinde veya hiç olmazsa hangi çizgiler, hangi kelimelerdesiniz?
Bu Kur’an, iman, İslamiyet hizmeti; şahısçılığı istemez. Hizmet-i Kur’aniye ve imaniye tarlasında, okulunda yetişip de; siyaset bataklığında, idari ve devleti menfaat işlerinde severek, isteyerek, menfaatlenerek bulunmayı, yazmayı çizmeyi istemez! Bir fikri sabitle yalnızca kendi düşünce, fikir ve istekleri başkalarına velevki doğru olmasa bile kabul etmeyi, zorla ısrarla kabul ettirmeyi istemez! Yani hazer etmeyi ve dikkatle basmayı ister, ister, ister!..
Ve en çok da bir hizmetin, Nur hizmetinin, Kur’an, iman, İslamiyet yolunda muvaffak olmuş, emin adımlarla giden, her türlü saldırıya, tefrikaya, iftira ve iddia ve bölme-parçalamalara maruz kaldığı halde dimdik ayakta duran, hizmet-i imaniye ve Kur’aniye her hal ü şartta sahip çıkan ve çıkmaya devam edecek olan; adam olmak, insan olmak, mümin ve muvahhid bir hizmet gönüllüsü ehl-i olmak lazımdır, lüzumludur, elzemdir.