Son zamanlarda, Afyon vilâyetimize, bir vesile ile her sene, bir kaç günlük ziyarette bulunuyoruz.
Tabiî, gittiğimiz her yerdeki müfritane irtibat icabı, Afyonlu Yeni Asya Nur cemaati kardeşlerimizle de, bir arada oluyoruz. Bu da, onların umumî sohbet günü olan Cumartesi akşamına tekâbül ediyordu.
Afyonlu kardeşlerimiz, hakikaten de, bu cemaatin en nadide mensublarıdır. Nerede hizmet, oradalar. Nerede hezimet, orada onları göremezsiniz.
Hepsi de, birbirinden kıymetli bu kardeşlerimiz, cemaat içinde bir fitne olduğunda, onu anlar ve geçit vermezler.
Geçtiğimiz günlerde, bu seneki ziyaretimizi yine yaptık, ama bu sefer Cumartesi günü gelemedik, Pazar günü geldik. Hasan kardeşimiz, “Ağabey öğle namazını müteâkiben, 15 günde bir ‘İhlâs Risalesi’ okuyoruz. Ona iştirak edersiniz” dedi.
Sağolsun, geldi, bizi kaldığımız yerden aldı. Daha öncekileri, gece olduğu için, ortalığa çok dikkat edemiyorduk. Bu sefer, gündüz olduğu için, Yeni Asya Vakfı’mıza doğru giderken, alt geçitlerden geçerek gidiyorduk. Dikkatimi bir şey çekmeye başladı. Bir alt geçitin ismi,”Turgut Özal,” birinin “Alpaslan Türkeş,” bir diğerinin de “Rauf Denktaş” idi. Hasan’a sordum, ”Süleyman Demirel de var mı?” cevabı şaşırtıcıydı. “Yok abi!”
Nasıl olur? Demirel, hem Afyon’a çok hizmet etmiş, hem de Afyon lisesi mezunu olduğundan, biraz Afyonluluğu da vardır. Bu nasıl vefasızlık böyle?” dedim. “Abi, Necmeddin Erbakan da var, ama Demirel yok!” dedi.
Aklıma, geçtiğimiz senelerde yazdığımız “https://www.yeniasya.com.tr/osman-zengin/bu-memleketten-demirel-diye-biri-gecmedi_536039” başlıklı makalemiz geldi. Vefasız mirasyediler, Demirel’in Demokrat seçmenlerinden oy alıp, ona vefasızlık gösteriyorlardı.
Bu nasıl bir işti ya? Diğer zevata bir şey demiyorum. Ama hiç birinin Afyon ile bir irtibatı yok! Ama Demirel, hem memleketi olan Isparta’yla komşu, hem de liseyi orada okumuştu. Unutulur muydu? Unuttular işte!
Ama bir şeyi idrak edemiyorlardı. Onlar unutsa da, unutturmaya çalışsalar da, bu millet, evelallah, onu unutmaz ve unutturmaz!