Hükmetmekte o kadar büyük bir lezzet vardır ki hiçbir şeyde bu lezzet yoktur.
İnsanlar kendi haklarını ve hukuklarını bilemezlerse en demokrat insanı bile zalim yaparlar. İnsanlara, hayvanlara, çevreye, hak ve hukuka saygılıyım. Bir makamda bulunsam; “Bu işi ancak Osman hoca yapar, en büyük Osman hoca!” denirse, kendi kendime: “Ben neymişim, bulunmaz bir Hint kumaşıyım da haberim yokmuş.” derim. Cahil ve tembel insanlar ancak Herkül gibi insanı efsaneleştirir, o insan da kendini vazgeçilmez bilir. İnsanlar, bilmeden hem kendilerine hem de başlarındakilere zulüm yapmış oluyorlar. Geri kalmış ülkelerde karizmatik liderler aranır, basın yolu ile liderler hayallerde şişirilerek toplumun önüne konur.
Müslümanların ehemmiyetli bir kısmı maalesef dinin aslını bilmiyor; ortaçağdan kalan bazı hurafeleri din zannedebiliyor. Birileri de, başkası din namına bir şey söylerse, kendini dinin jandarması yerine koyup, hemen o kişinin dilini koparmaya kalkabiliyor. İnsanın amacı din sevgisi ise insanları sever, onlarla iyi geçinir, iyilik yapar, kucaklayıcı olur. Eğer kendini dindar görüp muhalifine hakaret ediyor, onu hor görüyor, dışlıyorsa o samimi bir dindar olamaz. Bu durum dine meyilli olanları da dinden soğutur ve uzaklaştırır, –hâşâ– “Bu din bize lazım değil” derler, bunun vebali de kendini dindar sanan insanların üzerine olur. Allah, dini indirdi ve O koruyacaktır; dinin cahil din tüccarlarının korumasına ihtiyacı yoktur. Bu cahiller kendilerini dinin merkezine koyarlar, kendilerini otorite sanarlar. Dinin nasıl anlaşılıp yaşanacağına onlar karar vermeye çalışırlar. Yanlışları düzeltmek onların işidir! Merhum Ali Şeriati, dini bilmeyen ‘dindar’ların dine büyük zarar verdiğine dikkat çeker. Eğer dinin aslına uyulmazsa, din makam ve saltanat için kullanılırsa, rayından çıkar, atom bombası gibi tehlikeli olur.
Peygamberimiz (asm) bir savaş dönüşünde: “Küçük cihaddan büyük cihada gidiyoruz.” deyince Sahabe efendilerimizden biri: “Bundan daha büyük cihad olur mu?” dediğinde Rasulullah (asm): “Nefsinle yapacağın cihad en büyük cihaddır.” dedi. İnsanın her söylediği doğru olmalıdır ancak insan her doğruyu her yerde söylememelidir. Bazen nasihat yapacakken damara dokundurur, kaş yaparken göz çıkarır. Vaizler insanları mazinin derelerine götürmek yerine, zamanlarına göre ilmî delillerle onları ikna etmeliler; itham değil. Kucaklayıcı olmayanın dinî nasihatleri faydadan çok zarar verir.