"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Medine-i Münevvere İslam Üniversitesi Risale-i Nur Talebelerinden Türkiye’ye Mektup

Ömer Örtlek
24 Temmuz 2024, Çarşamba
Medine İslam Üniversitesi (Camiat’ül İslamiye)’nde 1962’de talebeliğe başlamıştım.

Burada asıl bulunma amacım Risale-i Nurları tanıtmak ve dağıtımını yapmaktı. Mekke ve Medine’ye talebelik, Hac ve Umre ibadeti için dünyanın dört bir yanından gelenleri Risale-i Nurlarla tanıştırıp, onlara Risaleler verme gayretindeydim.

Dağıtımını yaptıkça elimdeki Risaleler azalmaktaydı. Ben de Türkiye’deki ağabey ve kardeşlerden Medine’de ikamet ettiğim İrfaniye Medresesi’ndeki küçük odamın adresine posta yoluyla, bazen de Hac ve Umre’ye gelecek olanlarla Risaleler göndermelerini talep ediyordum. Hem Risale göndermeleri hem de Mekke ve Medine’deki kardeşlerimizle yapmaya çalıştığımız hizmetler hakkında Türkiye’deki Abdullah Yeğin Ağabeye 01.04.1963’te mektup yazmıştık. Abdullah Yeğin Ağabey’in, mektubu, haberdar olmaları için diğer ağabey ve kardeşlere okuttuğunu sonradan öğrendim. Türkiye’deki ağabey ve kardeşlerle müfritane irtibatımız arttıkça ve onların dualarıyla, Medine’deki şevkimiz de artmaktaydı.

Daha sonra gönderdiğimiz mektubun 1963’te Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin sözlerinden müteşekkil bir bayram tebrikine ekli olarak basıldığını öğrenmiştim. Hatta mektubun bir bölümü İhlâs Gazetesi’nin 29 Kasım 1963 tarihli nüshasında Ömer Cahid mahlasıyla yayınlanmıştı. Bayram tebrikine ekli basılan mektup, Çetin Özek’in “Türkiye’de Gerici Akımlar ve Nurculuğun İçyüzü” isimli, Mayıs 1964’te Varlık Yayınları tarafından basınla kitabında 253-256. sayfalarında tamamı yayınlandı.

Ben de sizlere Çetin Özek’in ön izahatıyla mektubu arz ediyorum.

Özek’in ön izahatı: “Nurcular, yapılan çeşitli tamimlerle, bulundukları yerde Nurculukla ilgili olayları Nur büyüklerine bildirmek mecburiyetine tâbi tutulmaktadırlar. Nitekim, çeşitli yazışmalar bu şekilde haberleşmeleri ihtiva etmektedir. Yurt dışında, mesela, Mekke ve Pakistan’daki Nurcular dahi, çeşitli vesilelerle ve yazışmalarla çalışmalarını buradaki (Türkiye’deki) Nurculara bildirmektedirler.

Nurcuların dış ülkelerle olan haberleşmelerine bir örnek olarak Medine’den Türkiye’ye gönderilmiş bir mektubu aynen yayınlıyoruz. Mektup, Said-i Nursi’nin bir bayram tebrikine ekli olarak basılmış ve bütün Nurculara dağıtılmıştır. Said-i Nursi mektubu Hz. Muhammed’in ‘Nur mücahitlerine bir selamı ve ümmetinin kurtuluşu yolundaki hâlisane hizmetlerini tebrik mahiyetinde’ telâkki etmektedir”. Mektup şöyledir:

“Medine-i Münevvere, 01.04.1963

Aziz, Sıddık, Ağabey ve Kardeşlerimiz;

Evvelâ: Bütün ruh-u cânımızla binler selam eder, hizmet-i Kur’aniye ve hidemât-ı Nuriyede hayırlı ve uğurlu başarılar dileriz.

Sâniyen: Türkiye’deki çalışmalarınızı, biz âciz kardeşlerinize bildirmenizi ve hizmet hususunda yardımcı olmanızı rica ederiz.

Sâlisen: Türkiye’de olduğu gibi, Risale-i Nurları bütün dünya okumakta, tanımakta ve Nurlar muhtelif lisanlara çevrilmektedir. Bilhassa Pakistan, Hindistan, Nijerya, Libya, Sudan, Kıbrıs, Lübnan, Suudi Arabistan, Irak, Amerika, Almanya, İsviçre ve daha birçok devletler de Risaleleri kendi dillerine çevirmekte ve içten gelen bir iştiyakla tetkik etmekte ve okumaktadırlar. El’an Risale-i Nur’un Arapça, İngilizce, Urducu ve Almanca tercümeleri okunmakta ve elden ele dolaşmaktadır.

Râbian: Hicrî 24 Zilkade ve Miladî 18 Nisan’dan beri kahraman ağabeyimiz Salih Özcan’la beraber burada Risale-i Nur derslerine devam ediyoruz. Allah ondan razı olsun. Bize çok müjdeli haberler verdi. Tunus’ta, Libya’da, Sudan’da, Irak’ta, Pakistan’da, Hindistan’da seyahat yapmış; oralarda Risale-i Nur’un hararetle okunduğunu, kendi dillerine tercüme ettiklerini müşahede ettiğini söylemektedir. Hatta Salih Özcan ağabeyimiz Pakistan’a vardığında gazetelerle, mecmualarla, hoparlörlerle Karaşi ve Lahor şehirlerinde resmen ilan etmişler ve oranın bütün ileri gelenleri ve büyük zâtları ile ağabeyimiz bizzat görüşmüşler. Orada kaldığı müddetçe gazete ve mecmualarda Risale-i Nur’dan parçalar ve Üstad hakkında yazılar neşretmişler. Mücahid muhterem Salih ağabeyimizden Risale-i Nur hakkında Lahor Üniversitesi’nde konferans vermesini rica etmişler. Ağabeyimiz de konferans vermiş. Konuşma anında saatlerce alkışlamışlar. Ve Risale-i Nur’u Pakistan’da yayacaklarına söz vermişler. El’an orada muhtelif gazetelerde Risale-i Nur tefrika halinde çıkmaktadır.

Hâmisen: Medine-i Münevvere Câmiat’ül İslam (İslam Üniversitesi)’da 42 milletten talebe bulunmaktadır. Hepsi de Risale-i Nur’u yakinen biliyorlar ve sevmektedirler. Bizden Arapça Risaleler istiyorlar. Biz de elimizde bulunan eserleri veriyoruz. Lâkin bu kifayet etmiyor. Günden güne Arapça, Urduca, İngilizce Risalelere ihtiyacımız çoğalıyor.

Sâdisen: Hindistan’ın meşhur Allâmesi ve “Mübelliğ-i İslam” cemiyetinin reisi Ebu’l Hasan En-Nedvî: “Her bir Nurcu, Üstad’ın halefi olabilecek derece yetişmelidir. Ve Risale-i Nur talebeleri, İslam âleminin en muhteşem topluluğudur” demektedir. Geçenlerde Ebu’l Hasan En-Nedvî, Medine-i Münevvere’ye geldiğinde İşârât’ül İ’caz’ı hediye ettik ve çok memnun oldu. Ve mükerreren şöyle dedi “biz, Hindistan’da Risale-i Nur’ları neşrediyoruz ve Hind milleti Risaleleri okumakta ve bütün Hindliler Risale-i Nur’u tanıyorlar ve okuyorlar” demektedir.

Sâbian: Pakistan’ın meşhur Allâmesi ve “Pakistan cemaat-i İslamiye” başkanı, âlem-i İslam’ın gözbebeği ve medar-ı iftihar-ı olan, Ebu’l A’lâ El-Mevdudî: “Risale-i Nur devrin en büyük bir eseridir, Risale-i Nur talebeleri ise, tam Kur’an-ı Kerim’e ve sünnet-i seniyyeye bağlı ihlâslı mücahiddirler. Üstad Bediüzzaman ise, asrın şüphesiz müceddididir. Risale-i Nur talebeleri gibi dünyada hiçbir ihlâslı cemaat yoktur” demektedirler. Sudanlı talebelerden öğrendiğimize göre, Sudan’da en fazla neşrolunan eserlerin Risale-i Nur olduğunu söylemektedirler.

Sâminen: Biz Risale-i Nur hâdimleri hiçbir zaman siyasetle uğraşmayı sevmeyiz. Çünkü Üstadımız bunu bize men etmiştir. Onun için bizim siyasetle zerre kadar alakamız yoktur, biz Arş-ı Âzam’dan inen Dârüsselama çağıran Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyana tâbi oluyoruz. Rehberimiz Kur’an-ı Kerim, kal’amız sünnet-i seniyye, zırhımız da imânımızdır. Çünkü Üstadımızın dediği gibi: İmân, insanı insan eder, belki sultan eder. Din hayatın hayatı, hem Nuru hem esası, İhya-yı dinle olur şu milletin ihyası. Bizim dünyada Kur’an’ımız cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemeyiz. Çünkü orası da bize zindan olur. Gayemiz âlem-i İslam’ın uyanması. Kur’an-ı Kerim’in parlaması ve Risale-i Nurlar’ın neşrolunmasıdır. Allah, hiç kimseyi dünyada ve ukbada Nursuz etmesin, âmin.

Medine-i Münevvere ve Mekke-i Mükerreme Risale-i Nur Talebeleri, Türkiye Risale-i Nur kardeşlerimize selam eder dualarını bekleriz. Ravza-i Mutahhara’da ve Kâbe-i Muazzama’da yani bu iki Harameyn’de bu mukaddes beldeden halâs-ı İslam için ve neşr-i Nur için çok dua ediyoruz.

Medine-i Münevvere ve 

Mekke-i Mükerreme

İslam Üniversitesi ve Mücavirleri

Risale-i Nur Şakirtlerinden

Pürkusur

Ömer Cahid (Ömer Örtlek), Ali, Muhammed, Osman,

Hüseyin Efendi, Ahmet, 

Abdurrahman,

Süleyman ve saire”.

Okunma Sayısı: 1912
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail Atak Cebecili

    27.7.2024 20:32:16

    Bu ve benzeri hatıraların büyük önemi var. RN'lara kimler, hangi şartlarda, nasıl hizmet etmişler, yaymaya, duyurmaya çalışmışlar, çok değerli bilgiller. Çetin Özek'i bahsi geçen çalışmada, Asistanı olduğu, devrin en önemli muzırlarından biri olan Hocasının (Prof.) etkilediği ve zorladığı, Doktora Tezi olarak çalıştırdığı bilinmektedir. Ben bu hususu, yıllar sonra, Bir Prof.dan öğrenmiştim. Bu Tez, hercai bir kitap olarak biraz değiştirilerek de bastırılmış, sonraki çok olayda, menfi belge, Rapor olarak kullanılmıştır. İmren Öktem Yargıtay Başkanı olarak 1960'lı yıllardaki Genel Kurul Kararında bu Teze dayanmıştır.

  • İsmail Atak Cebecili

    27.7.2024 12:46:33

    Bu ve benzeri hatıraların büyük önemi var. RN'lara kimler, hangi şartlarda, nasıl hizmet etmişler, yaymaya, duyurmaya çalışmışlar, çok değerli bilgiller. Çetin Özek'i bahsi geçen çalışmada, Asistanı olduğu, devrin en önemli muzırlarından biri olan Hocasının (Prof.) etkilediği ve zorladığı, Doktora Tezi olarak çalıştırdığı bilinmektedir. Ben bu hususu, yıllar sonra, Bir Prof.dan öğrenmiştim. Bu Tez, hervai bir kitap olarak biraz değiştirilerek de bastırılmış, sonraki çok olayda, menfi belge, Rapor olarak kullanılmıştır. İmren Öktem Yargıtay Başkanı olarak 1960'lı yıllardaki Genel Kurul Kararında bu Teze dayanmıştır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı