"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dillerin değişik sebeplerle birbirlerinden etkilenmesi tabiîdir

Ömer Örtlek
11 Nisan 2018, Çarşamba 00:14

Sagar: Cevaliki’ye göre yabancı bir kelimedir. Çok sıcak ve Cehennem anlamındadır.

Succeden: Vasiti’ye göre Süryanice bir kelime olup, başı eğmek ve yere kapanmak demektir.

Sekran: İbn-i Merduye, El-Avfi Tariki adlı eserinden ve İbn-i Abbas’dan naklettiğine göre, kelimenin Habeşçe olduğu ve sarhoşluk manasında kullanıldığını belirtir.

Sinnen: İbn-i Hacer kelimenin Arapça olduğunu bildirse de, Suyuti Arapça olduğu hakkında tereddüdünün olduğunu ve yabancı bir kelime olabileceğini aktarır.

Seyyida: Vasiti, Yusuf Sûresi’nde geçen kelimenin Kıbtice (Mısır) olduğunu bildirir. Ancak Ebi Amr, kelimenin Arapça olup olmadığı hususunda net bir şey söyleyemediğini belirtir.

Sinini: İbn-i Hatem ve İbn-i Cerir’in, İkrime’den (ö.107/725) naklettiklerine göre kelime Habeşçe olup, güzel ve hoş anlamındadır.

Sinae: İbn-i Hatem’in, Dehhak’dan nakline göre kelime Nabtice olup, güzel anlamındadır.

Şatran: İbn-i Hatem’in, Rafii’den naklettiğine göre taraf manasına gelen Habeşçe bir kelimedir.

Şehr: Cevaliki’ye göre kelime Süryanicedir. Ay manasında kullanılır.

Essirat: El Nakkas ve İbn-i Cevzi’ye göre Rumca yol anlamındadır. Ebu Hatem’in Kitab-ul Zine adlı eserinde mevcuttur.

Sirhunne: İbn-i Cerir’in, İbn-i Abbas’tan naklettiğine göre, Nabtice bir kelime olduğu, yar ve yırt anlamlarında kullanılmaktadır. İbn-i Münzir’in Vehib bin Münebbih’den naklettiğine göre de Sirhunne Kur’ân’da zikredilen ve başka bir dilden olmayan bir kelimedir. Bazı âlimler de bu kelimenin Rumca olduğu ve kes-kopar anlamlarında kullanıldığını belirtirler.

Salâvat: Cevaliki’ye göre Salâvat kelimesi Arapça olup Yahudilerin havrası (kilisesi) anlamındadır. Bu kelimenin aslı Salavaten’dir. İbn-i Hatem de Dehhak’dan aynı ifadeleri nakletmiştir.

Taha: Hâkim’in Müstedrek ve İkrime’nin Tarik adlı eserleri ile İbn-i Abbas’tan naklen Habeşçe bir kelime olup, ‘Ya Muhammed’ demektir. İbn-i Hatem ve Sad bin Cübeyr’in Tarik eseriyle İbn-i Abbas’dan naklen Taha kelimesi Nabticedir. Sad bin Cübeyr, Taha kelimesinin ya adam, ya recul anlamına geldiğini ve Nabtice olduğunu belirtir. İkrime’ye göre de aynı anlamlara gelip Habeşçedir.

Ettağut: Habeşçe bir kelime olup, kâhin anlamındadır.

Tafegan: Şeydele’ye göre Rumca olup, kasten demektir.

Müttekien: İbn-i Hatem, Seleme bin Temam ve Eş Şakari’ye göre turunç portakal anlamına gelen Habeşçe kelimedir.

Mecus: Cevaliki’ye göre Farsça kelime olup, aya veya güneşe tapan demektir.

Mercan: Cevaliki’ye göre Farsça kelime olup, küçük inci anlamındadır.

Misk: Salebi’ye göre Farsça ve Türkçe bir kelimedir. Ceylandan elde edilen güzel koku manasındadır.

Mişkat: İbn-i Hatem’in, Mücahid’den naklettiğine göre Habeşçe bir kelimedir. Lamba ve lamba konan yer demektir.

Megalid: Feryabi’nin, Mücahid’den naklettiğine göre mefatin vezninden Farsça kelimedir. İbn-i Verid ve Cevaliki içinde bu kelime Farsça olup iklid ve mıklid kelimelerinin çoğuludur. Anahtar anlamında kullanılmaktadır.

Mergum: Vasiti’ye göre İbranice bir kelimedir. Yazılmış yazı ve kitabe manasındadır.

Mezcat: Vasiti’ye göre yabancı kelimedir. Kıbtice diyenler de vardır. Bileşim ve karışım anlamındadır.

Melekût: İbn-i Hatem’in, İkrime’den naklettiğine göre Nabtice olup, saltanat manasındadır. Aslı ‘melekûta’dır. Vasiti’nin El-İrşad isimli eserinde kelimenin Nabtice olduğu ve dil ile hükmetmek anlamında kullanıldığı kaydedilmektedir. Ebu Eş-Şeyh’in İbn-i Abbas’dan naklettiğine göre de Vasiti ile aynı anlamda kullanmaktadır.

Menas: Ebu Kasım’a göre Nabtice olup, kaçmak manasındadır.

Münfetir: İbn-i Cerir’in, İbn-i Abbas’dan naklettiğine göre Habeşçe bir kelime olup, dolmak ve patlamak anlamındadır.

Münsekit: İbn-i Cerir’in, El Suda’dan naklettiğine göre Habeşçe olup, asa ve değnek manasındadır.

Muhil: Şeydele ve Ebu Kasım’a göre Berberi sözcüğüdür. Kuzey Afrika ve mağrib dilinde çok sıcak su anlamında kullanılır.

Neşiat: Hâkim’in Müstedrek adlı eserinde İbn-i Mesud’dan rivayet ederek Habeşçe bir kelime olduğu kaydedilir. Gece kalkmak anlamındadır.

Hedena: Şeydele’ye göre tövbe etmek anlamına gelen İbranice bir kelimedir.

Hud: Cevaliki’ye göre Arapça olmayan bir kelime olup, Yahudi demektir.

Hevn: İbn-i Hatem’in, Meymuna bin Mehran’dan naklettiğine göre, Süryanice olup hükema ve tevazu manasındadır. Dehhak da aynı görüştedir. Ancak Ebi İmran’a göre İbranice bir kelimedir.

Heytelek: İbn-i Hatem’in, İbn-i Abbas’dan naklettiğine göre Kıbticedir. İbn-i Hasan’a göre de Süryanicedir. İbn-i Cerir ve İkrime ise kelimenin Havranice17 olduğunu belirtmiştir. Ebu Eş-Şeyh ve Ebu Zeyd El Ensari de bu sözcüğün aslının “hinlec” olarak kullanıldığını ve gel, buyur anlamlarında olduğunu kaydederler.

Verae: Şeydele, Ebu Kasım ve Cevaliki bu sözcüğün Arapça olmadığını belirtirler. Kelime Nabtice olup imam ve lider manasındadır.

Verdat: Kırmızı gül anlamına gelen bu sözcük, Cevaliki’ye göre Arapça değildir.

Vezer: Ebu Kasım’a göre bu kelime Nabticedir. İp ve sığınak anlamındadır.

Yagût: Cevaliki ve Salebe’ye göre Farsçadır. Kıymetli taş anlamında kullanılır.

Yehur: İbn-i Hatem ve İbn-i Hind’den naklen Habeşce bir kelimedir. Döner ve dönmek manasındadır.

Yasin: İbn-i Merduye ve İbn-i Abbas’dan nakledildiğine göre kelime Habeşçe olup, Ya İnsan anlamındadır. İbn-i Hatem ve İbn-i Cübeyr’e göre de kelime Habeşçedir. Ya Resul ve erkek adam anlamında kullanılır.

Yesuddun: İbn-i Cevzi’ye göre kelime Habeşçedir. Uzaklaşmak manasındadır.

Yushar: Mağrib ve Kuzey Afrika dilinden bir sözcük olup, olgunlaşmak ve eritmek demektir.

Elyehud: Cevaliki’ye göre bu kelime Arapça olmayıp, Yakub’un oğlu Yahuza’ya mensub anlamındadır. Yani Yahudi demektir.

Tübe: İbn-i Hatem ve İbn-i Abbas’dan nakledildiğine göre Habeşçe bir kelimedir. Cennetin ismidir. Ebu Eş-Şeyh ve İbn-i Cübeyr de Nabtice bir kelime olduğunu kaydederler.

Turun: Feryabi’nin, Mücahid’den naklettiğine göre Süryanice’de dağ anlamındadır. İbn-i Hatem’in, Dehhak’dan aktardığına göre Nabtice bir kelimedir.

Tuva: Kirmani, El-Acaib adlı kitabında kelimenin gece anlamında olduğunu kaydeder. Bazı âlimler de sözcüğün İbraniceden geldiğini ileri sürerler.

Adni: İbn-i Cerir’in, İbn-i Abbas’dan naklettiğine göre üzüm bahçeleri anlamında olup, Süryanice bir kelimedir. İbn-i Cübeyr de kelimenin Rumca olduğunu kaydeder.

Elarim: İbn-i Hatem’in, Mücahid’den naklettiğine göre Habeşçedir. Suyun biriktikten sonra fışkırması ve kaynamasıdır.

Ğassag: Cevaliki ve Vasitiye göre Türkçe bir kelimedir. İçilemeyecek ve yıkanılmayacak derecede çok soğuk su anlamındadır.

Firdevs: İbn-i Hatem’in, Mücahid’den naklettiğine göre Rumca bahçe manasına gelir. Suda’ya göre de Nabticede üzüm bahçesi demektir.

Ğıyad: Ebu Kasım, Habeşçe bir sözcük olduğunu belirtir. Noksanlaşmak anlamında kullanılır.

Fum: Vasiti’ye göre İbranicede buğday demektir.

Garatis: Cevaliki’ye göre Arapça olmayan bu kelime kâğıt, hedef ve genç deve anlamındadır.

Gıst: İbn-i Hatem’in, Mücahid’den naklettiğine göre kelime Rumcadır. Adalet manasındadır. İbn-i Kuteybe’ye göre de Afrikaca dilinden bir kelime olup, sekiz bin miskal (bir miskal 4.8 gr) demektir.

Elgayyum: Süryanice olan kelime, hiç uyumayan anlamındadır.

Kâfur: Cevaliki Farsça bir kelime olduğunu belirtir. Güney Çin’de yetişen, yaprağı dökülmeyen beyaz çiçekli ve güzel kokulu bitkidir. Bu bitkiden Kâfur kokusu çıkarılır.

Kefere: İbn-i Cevzi’ye göre Nabtice bir kelimedir. Örtmek ve affetmek anlamındadır. İbn-i İmran’a göre de İbranice olan kelime bağışlamak demektir.

Kifleyni: İbn-i Hatem ve Ebu Musa El Eş’ari’den naklen kelime Habeşçedir. İki kat anlamında kullanılır.

Kenze: Cevaliki’ye göre Farsça bir kelimedir. Servet ve hazine demektir.

Küvvirat: İbn-i Cerir ve İbn-i Cübeyr’den naklen Farsça’da dürülmek manasındadır.

Linete: Vasiti’ye göre hurma ağacı anlamına gelen kelime, Yasrib Yahudileri’nin konuştuğu bir sözcüktür.

Gıstas: Feryabi ve Mücahid’den naklen Rumca olan kelime, adalet anlamındadır. İbn-i Hatem ve İbn-i Cübeyr’e göre de kelime Rumca olup, terazi ve ölçü demektir.

Gasverat: İbn-i Cerir ve İbn-i Abbas’dan naklen Habeşçe olan kelime aslan manasındadır.

Gattina: Ebu Kasım’a göre Nabtice’de, kitabımızı ve nasibimizi anlamındadır.

Gufle: Cevaliki’ye göre Farsça olan kelime, kilit anlamındadır.

Gummül: Vasiti’ye göre İbranice ve Süryanicede haşarat demektir. Ebu Amr da kelimenin Arapça olmadığını ve Farsça olduğunu tahmin ettiğini belirtmektedir.

Gintara: Salebi’ye göre Rumca bir kelimedir. Fıkıhda bin on iki okka anlamındadır. İbn-i Halil de kelimenin Süryanice olduğunu belirtir. Bir inek derisi dolusu altın veya gümüş demektir. Bazı âlimlere göre de Berberice olan kelime bin miskal manasındadır.

Mercan, Misk, Mekalid ve Yakut kelimeleri Farsça olarak ifade edilmiştir. Ancak bu kelimeler aslen Türkçedir.18 

Kur’ân’da yabancı bir dilden geçme kelime bulunup bulunmadığı konusu öteden beri tartışılan bir konudur. Kur’ân’ın, evrensel bir dil kullanmasının tabiî bir sonucu olarak başka bölgelerde yaşayan insanların dillerinden Arapça’ya geçmiş ve Arapçalaşmış birtakım sözcükleri kullanmış olması, onu Arapça ile indirilmiş bir kitap olmaktan çıkarmaz.

Yukarıda anlatılanlardan yola çıkarak ikinci görüş daha doğru gelmektedir. Çünkü bütün dillerin değişik sebeplerle birbirlerinden etkilenmesi gayet tabiîdir. Bu etkileşim dilleri tarih sahnesinden silmekten veya onları fakir kılmaktan kurtardığı gibi, isabetli bir şekilde gerçekleştiğinde dili daha da güçlü ve zengin kılmaktadır. Birinci görüşe sahip müfessirlerin dile getirdiği “Kur’ân’da yabancı kökenli kelimelerin bulunması, Kur’ân’ın i’câzına halel getirir” iddiası ise tartışılmaya değerdir. Çünkü Kur’ân’ın mu’ciz olması sadece kullandığı dil olan Arapça’ya bağlı değildir. Şayet Kur’ân başka bir dilde de indirilmiş olsaydı, Allah o dili de belâgat zirvesinde bulundurmaya ve mu’ciz kılmaya kâdirdir. Bütün insanlığa indirilen son semavi kitap olan Kur’ân-ı Kerîm’in farklı milletlerin lisanlarından kelimeler ihtiva etmesi, bütün insanlığı kucaklayan bir vahdet sembolüdür.

Dipnotlar:

17- Havraniçe: Eski Mısır ve Filistin’de yaşayan bir kavimdir.

18- Ömer Örtlek,  a.g.e., s.133-140.

-SON-

Okunma Sayısı: 4190
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet ilhan

    11.4.2018 09:23:08

    İngilizce'de şöle bir deyim vardır. Bahtiyardır O İngilizce ki onda her dilden kelime vardır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı