"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Din kimse (AKP)nin tekelinde değildir

Ömer Faruk ÖZAYDIN
23 Mayıs 2021, Pazar
“O gizli münafık zındıkların garplılaşmak bahanesiyle, siyaseti dinsizliğe âlet yapmalarına mukabil, bir kısım dindar ehl-i siyaset dini siyaset-i İslâmiyeye âlet etmeye çalışmışlardı. İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara âlet ve tabi olamaz. Ve âlet yapmak İslâmiyet’in kıymetini tenzil etmektir.”1

Fevzi Çakmak’ın 10 Nisan 1950’de ölümü ile bu emellerine muvaffak olamayanlar bu defa 1969’da; “Onlar mason, renksiz, Hak geldi bâtıl zâil oldu” sloganıyla Türkiye’nin çehresini değiştiren AP’den milletvekili devşirerek, Erbakanlı MNP ile büyük bir fitnenin de kapısını açmış oldular.

Risale-i Nur’un memlekete yeniden dini kazandırması ve Demokratlar’ın önünü açmasıyla rahatlayan bir kısım dindar ehl-i siyaset, AP’deki ehl-i dünya vekiller bahanesiyle, dinli dinsiz diye merkez sağı böldüler.

Son yarım asra baktığımızda “ağır sanayii, tank, yerli uçak, otomobil vs. gibi çeşitli hayali vaadlerle milletin gözünü boyayıp, Demokratlar’ın senelerce yaptığı fabrika ve sanayi gibi elde ne var ne yok sattıkları yetmiyormuş gibi, Demokratların ikmâl ettikleri dinî değerleri de yerle yeksan ettiler. 

Erbakan din adına ortaya çıktığında “Müslümanların sayısı bizimle belli olacaktır, (daha sonra da) bize oy vermeyenler patates dinindedir” demişti. 

“Sen, Refah ‘ hizmet etmezsen hiçbir ibadetin kabul olunmaz. Diğer partileri desteklersen, batağa düşen insanlardan sen sorumlusun. Hepimiz Refah’ın emrine itaat edeceğiz. Refahlı olmayan patates dinindendir.” (Yeni Günaydın, 15 Mart 1994)

Demokratlar’a darbe yapıldıkça büyüyen din referanslı siyaset, 12 Mart Muhtırası sonrası MSP ile artık İHL’lere kadar girmiş, dindarları kendi çatılarında toplamak için” bize oy vermiyorsunuz” diye Nurcu gençlere saldırmaya kadar işi ileri götürmüşlerdi. Bu tekelcilik aradan 50 sene geçmesine rağmen halen devam etmekte, özellikle Nurcular’a (Yeni Asya’ya) Demokratlar’ı destekledikleri için kin beslediklerini açıkça beyan etmekteler.

İlginçtir, ihtilâller; 12 Mart MNP’yi kapatıp MSP’yi, 12 Eylül MSP’yi kapatıp RP’yi, 28 Şubat RP’yi kapatıp FP’yi, onu da kapatıp AKP’yi doğurmuştur. 

DİN UMUMUN MUKADDES MALIDIR

Siyasettir bu, bir parti milletin teveccühünü kazanmışsa elbette yaşamalıdır. Ancak nice emeklerle Anadolu’nun bağrına yerleştirilen dini, siyaset aracı yapıp insanları fişlemeye kadar götürmeleri ve bu sebeple dinden kaçmalara sebep olmaları “bir kişinin imanını kurtarmak sahra dolusu kırmızı koyunlara bedeldir” derdiyle dertlenen Nurcular’ın en büyük derdi olsa gerek. 

Nasıl olmasın ki; ahirzamanın en büyük fitnesi insanların imanına kasdetmesidir. Bu sebeple “dinim beni intihardan men etmeseydi, Said bu gün toprak olmuştu” 83 senelik acıyı özetleyen cümle ile, sıfırlanan dini yeniden inşa için her şeyden (dünyadan, aileden, istirahattan, bir parça kuru ekmekten, hürriyetten) vazgeçilmiş nice bedeller ödenerek, imanların kurtulmasına çalışılmış ve ortaya konulan programla kurtarmış bir Mehdiyet hareketi varken, bütün bu emeklere kasteden (ki Risale-i Nur’un bir çok yerinde ikaz edilen) din(i)dar siyaset, bu vatana yapılmış en büyük tehlikelerden biridir; “Hem umumun mal-ı mukaddesi olan dini, inhisar zihniyetiyle kendi meslekdaşlarına daha ziyade has göstermekle, kavî bir ekseriyette dine aleyhtarlık meyli uyandırmakla nazardan düşürmek ise, muharriki tarafgirliktir.” 2 

Bütün bu ders ve ikazlara rağmen ihtilâllerin büyütüp, güya siyasetten uzak durmuş Nurcular’ı içine çekerek parlattığı din soslu siyaset, tam da Üstadın endişelendiği noktaya geldi.

Gelinen noktada; dini tekelleştiren bir siyasetle, Müslüman sayımı yapılıyor. Saraydan başlayan bu diskurla “bir tarafı din adına desteklemek” karşıyı otomatik olarak vatan haini damgasıyla dinsizlik safına atıyor. Muhalefetin namazı da başörtüsü de takiyye.

Onlar mı? Hâşâ takiyye bilmezler!

Zira, Müslümanların sayısı onlarla belli olacaktı ki, oldu; mafyasıyla, hırsızıyla, pudra şekeriyle, iktidar için her haltın fetvasıyla!

Yarım asır evvel bunlar sahneye çıktıklarında, Zübeyir Ağabeyin; “İslâm’a fitne girecek” diye neden kahrolduğunu, bu gün bu tabloyu görünce mi anlayacaktık?

Dipnotlar:

1- Tarihçe-i Hayat.

2- Sünûhat. 

Okunma Sayısı: 2592
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail Atak Cebecili

    23.5.2021 14:17:03

    2.- 28 Şubat ve elbette daha da önceden kurulan tuzaklarla, hazırlanan oyunlarla, plânlanan hilelerle dizayn edilen siyaset/müsebbipleri bir bir gün yüzüne iyice çıkmaktadır- bulunduğu yeri satanlar, ana ve esas amaçları kendi menfaatları olanlar- sonuçları ile tam bir felaket olmuştur. Halâ bunu göremeyenler, mahcubiyetle, bu sefaleti görmezden gelenler, bizim de görmememizi, gözümüzü kapatmamızı isteyenler, acaba ne zaman uyanacaklar. ALLAH, Nurlarla yeni bir uyanış nasip etsin.

  • İsmail Atak Cebecili

    23.5.2021 14:16:47

    1,- Güzel bir özetleme. Halâ, tarafgir ve illa birilerini tenkit amacıyla hareket edenler kendilerini gösteriyor. Oysa, özellikle Sedat Peker Olayı/konuşması ile ortaya iyice çıktı ki, özellikle Siyasete müdahele eden eller, güçler çok fazla. Bunlara karşı durabilmek, büyük imtihan ile de bağlı. Kendi güç veya güçsüzlüğünün farkında olmayan, emir komuta zinciri, tarikat anlayışı içinde hareket edenlerin/Siyasi Parti veya bir Cemaat da olsalar, oyuncak olmaları, başkaları tarafından, büyük ifsat-fesat komiteleri tarafından kullanılmaları gayet kolay olmaktadır, olmuştur.

  • Seyit Ali

    23.5.2021 13:54:53

    Boşuna dememişler siyasette şeytanın suyu vardır diye. Siyasetten ve şeytandan Allah'a sığınırım. En güzeli işi ehline vermek galiba.

  • Ali

    23.5.2021 12:20:59

    Muhterem Özaydın! Doğru ve gerçekleri yazmışsın amma bir de madalyonun öteki yüzü var. Demokratlar demokrat oldu mu? İlerleyip geliştiler mi? Biz onlara eleştirel bakıp katkı sunduk ikaz irşat görevi yaptık mı? Demokrat lider dediklerimiz; Cindoruk Çiller Ağar Soylu şimdi ne haldeler? Bugün kötü olanlar dün iyi miydi? O zaman siyasi özeleştiri bize de lazım. En iyisi siyasi alakayı 0 a yaklın tutmaktır zira; 10 da 1 den 1000 de bire kadar değeri değişen; içtihadi siyasi bir gerçekten bahsediyoruz! Aslında siyaset ihtisas ve iştigal alanımız değil. Öyleyse biz iyi niyetli ikaz ve irşatçı olalım. O da güven ve itibarımızla orantılıdır!..

  • Osman

    23.5.2021 11:46:56

    Yazı nız için tebrik ederim Ama maalesef bunu anlamayan görmeyen çok var ve ben bunu anlayamıyorum

  • Abdullah Tunç

    23.5.2021 08:20:43

    Dini siysete alet eden,dini tekellerine alan siyasal is lamcıları gerçek hüviyetle riyle yazmışsınız.Bu yazı lanlar doğrudur.Ülkenin bu durma gelmesininin so rumluları bunlardır.Yalnız bir tarafı ununutuyorsu nuz.Onlar da kadrolarla di ni tekellerine almaya çalı şanlardır.Mevcüt iktidarla uzun seneler beraber çalış tılar.Beraber çok icraatlar yaptılar.Menfi bir sürü işle re imza attılar.Binlerce insanı mağdur ettiler.Kısa ca ülkenin bu hale gelme sinin,her cihette bunalıma sürüklenmesinin bir sebe bi de gülen ve cemaatidir. Bu, inkârı mümkün olma yan bir gerçektir.Bunlar as la gözardı edilmemelidir. Ve bunlar da yazılmalıdır.

  • Ali R. Yardimoglu

    23.5.2021 06:43:23

    Yazinizi tebrik ederim.

  • Ömer

    23.5.2021 05:42:04

    İhtilâle sebebiyet veren vaziyetler zulmü genişletir.Tebrikler

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı