"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kavlin ubudiyeti

Nurenda Yaşar Coşkun
26 Mart 2025, Çarşamba
Ramazan ayının savmını ifa ettiğimiz şu günlerde, midenin kapıcısı hükmünde olan dilin en temel ve birinci vazifesini, zaika kuvvesini terbiye etmeye çalışıyoruz.

Kuvve-i zaikalar terbiye altına alınırken elbette dilin diğer bir vazifesi olan ‘kavl’ kuvvesini de terbiye etmek ve bu mübarek aydan ubudiyet tavrını takınmış bir hâlde çıkmak büyük bir sürur ve şereftir.

Ubudiyet tavrı her şeyden önce Rububiyete teslimiyet gerektirir. “Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az bir sudan yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık.” 1 

İnsan, imtihan edilip terbiye edilecek bir mahluktur. Onun her fabrikası bu terbiyeden nasibini alacaktır. “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.” 2

Hiçbir uzuv, hiçbir duygu, hiçbir davranış, hiçbir hissiyat, hiçbir fikir ve zan yoktur ki kendine mahsus terbiyeden nasibini almasın. Bu terbiye ebedî hayata layık ve ehil bir hâl kazanmak içindir. Ramazan ayı da, insandaki bu büyük fabrikaların tahlili, tefekkürü, tamiri, tadili, tedbiri, tezyini için bir rahmet ve fırsat ayıdır.

Kavl fabrikası, bir insanın kuvveden fiile çıktığı en zahmetsiz fabrika olması hasebiyle hem büyük bir hayrın hem de azîm bir şerrin menbaı hükmündedir. Bu yüzden ilahî kelâmda, kavlin terbiyesi çok defa zikredilmiştir. İnsan denen mahlukun kavlini Kur’an-ı Kerim’e göre terbiye etmesi onu mühim fitnelerden, şerlerden, tecavüzlerden korur. Hayrı, muhabbeti, marifeti ve selameti onda tesis eder.  “İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.” 3

İnsan düşündüklerine değil, söylediklerine şahit tutar. Söylenenler imkan dairesinden vücut dairesine çıkmıştır, doğrudan ya da neticeleri sebebiyle ya hakikate hizmet eder ya da batıla, ya hayra vesiledir ya da şerre. Bu yüzdendir ki Efendimiz (asm) Allah yolunda cihattan daha hayırlı olanın, “hayır konuşmayacaksan susmak” olduğunu söylemiştir.

Hissiyatların karıştığı durumlar için, bu bir kurtuluştur. Susmak, ademi değildir. Tıpkı sabır gibi içinde acziyet, tevekkül ve teslimiyet bulunduran ubudiyete vesile bir ameldir. 

Kavl, Kur’ân-ı Kerîm’de had altına alınmıştır. İnsan başıboş olmadığı gibi başıboş da konuşamaz. Ayetler bize kavlin terbiyesi ve haddi noktasında yol gösterirken bu ahlakla ahlaklanmış Efendimizin (asm) sünnetleri de kavlimizi edeplendirmek için en hakikatli ve şümullü rehberdir.

Beyan, Rahmanın, insana öğrettiğidir. Dolayısıyla haddini çizmiş olan da O’dur. O’nun kelamı ile kavlimizi ubudiyete açmak duası ile...

Dipnotlar

1. İnsan Suresi, 2

2. Kıyamet Suresi, 36

3. Kâf Suresi, 18

Okunma Sayısı: 701
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı