Binlerce sevap fabrikanız olsun istemez misiniz? Peki bu nasıl olacak? Cevap: İhlâs ile. Açalım:
Bediüzzaman “Şirket-i manevî” fabrikasının çalışma sistemini şöyle izah eder: Teşrik-i mesâi (işbirliği, şirketleşme) ve taksim-i a’mâl (iş bölümü, branşlaşma).
Bu şirkete kaydolmanın şartları: “Emvâl-i uhreviyede sırr-ı ihlâs ile iştirak ve sırr-ı uhuvvet ile tesanüd (kardeşlik ruhu ile dayanışma) ve sırr-ı ittihad ile teşrikü’l-mesâi”dir.1 Evet, “Şirket-i maneviye ve kardeşler birbirinde tefânî [fânî olma]”2 sırrıyla çalışma ve “Nur dairesindeki şirket-i maneviye sırrıyla, umum onların hasenatlarına hissedar olmaktır.”3 Ki, “Şirket-i maneviye-i uhreviye cihetiyle herbir hakiki sâdık şakirdi, binler diller ile, kalbler ile dua etmek, istiğfar etmek, ibadet etmek ve bazı melâike gibi kırk bin lisan ile tesbih etmektir.”4
Bu manevî şirkette istihsal edilen, yani, üretilen sevapların hiç parçalanmadan, “O iştirak-i a’mâlden hâsıl olan umum yekûn ve umum nur herbirinin [herbir ortağın] defter-i a’mâline bitamamiha gireceği”5 müşahade edilmiş vakıalardandır. Bunun sırrı, püf noktası, sebebi şu:
Işık, nur, ses gibi manevî şeyler bölünmez, parçalanmaz. Bir odada bir kişi de olsa aynı ışık ve sesi alır; beş, on kişi de olsa… Dolayısıyla, “Uhrevî ve nuranî ve tecezzî ve inkısama [bölünmeye] muhtaç olmayarak ve fazl-ı İlâhî ile her birisinin aynasına umum nur in’ikâs etmek [yansımak] ve her biri umumun kazandığı misil [aynı] sevaba mâlik olmak”6 mümkündür.
Farzedelim ki sizin bir “Sevap Fabrikası” ve sıcak su “Sebiliniz!” var. Her zaman ve özellikle bu Ramazan’da Kur’ân, zikir, namaz, teravih, tesbihat, Risale okumaları ile kim işletirse onun kazandığı sevapların aynısına nail olur.
Maddî sevap fabrikası şahsa ait de olsa minnet edemez! Bilakis işletene dua etmeli. Neden?
“Meselâ, kedi seni sever, tazarru eder-senden ihsanı alıncaya kadar. İhsanı aldıktan sonra öyle bir tavır alır ki, sanki aranızda muarefe [tanışma] yokmuş ve kendilerinde sana karşı şükran hissi de yoktur. Ancak Mün’im-i Hakikîye şükran hisleri vardır. Çünkü, fıtratları Sânii bilir ve lisan-ı hâlleriyle ibadetini yaparlar, şuur olsun, olmasın.”7
Dipnotlar:
1-Lem’alar, s. 280.; 2-Emirdağ Lâhikası-1, s. 117.; 3-Age., s. 225.; 4-Kastamonu Lâhikası, s. 273.; 5-Lem’âlar, s. 280.; 6-Age.; 7-Mesnevî-i Nuriye, s. 85.