"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İman, inanç hassasiyeti ve önemi -3

Nejat EREN
11 Şubat 2025, Salı
- Avam-ı nastan, [halk tabakası] hakaik-i diniyeyi tabir eden ancak yüzde birdir. Tabir etmemesi, bilmemesine delil olamaz.

- Hakaik-i imaniye, herşeyden evvel bu zamanda en birinci maksat olmak ve sair şeyler ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalmak birinci vazife ve medâr-ı merak ve maksud-u bizzat olmak lazım.

- İman dersiyle herkesin kafasında bir yasakçıyı bırakıyorlar.

- İman gelse, kalbe girse, birden o hadsiz dostlar diriliyorlar.

- İman hakikatini kendi şahsına âlet yapma.

- İman hizmeti, iman hakaiki, bu kâinatta herşeyin fevkindedir, hiçbir şeye tâbi ve âlet olamaz.

- İman hizmetinde ihlâs-ı etemle, anarşiliği durdurmakla, asayişi muhafaza etmekle sabır ve tahammül gerektir.

- İman noktasında, ahbapsızlıktan gelen elîmâne bir hüzün değil, belki başka, güzel bir yerde görüşmek üzere ayrılmaktan gelen lezizâne bir hüzün veren bir tazelen- mektir.

- İman olmazsa: nasıl ki kör, sağır, dilsiz, akılsız adama herşey mâdumdur [yok, ölü]; imansıza herşey mâdumdur, zulümatlıdır.

- İman ve İslâm’ın delil ve bürhanlarını o derece kuvvetli göstermişlerdir ki, gayr-ı Müslim dahi anlasa, herhalde tasdik edecektir; gayr-ı Müslim kaldığı halde iman eder.

- İman ve tevhidle bakan, âlemi nurlu görür ve illa [aksi takdirde] âlemi zulümat içerisinde görecektir.

- İman yalnız ilim ile değil; imanda çok letâifin [latifeler, duygular] hisseleri var.

- İman, hem o şahıstaki her ferdin nur-u hayatıdır, hem girdiği âlemin ziyasıdır. İse, o nuru açar bir anahtardır.

- İman, herşeyi güzel, ünsiyetli gösteren şeffaf, berrak, nuranî bir gözlüktür.

- İman, ilimdir, vücudîdir, ispattır, hükümdür.

- İman, kasten ve bizzat takip ve kabul edilmekle kalbin içine bırakılır.

- İman, mal-ı umumîdir. [umumun malıdır]

- İman, semavat ve arzı ihata eden bir daire kadar tevessü eder [genişler].

- İman, vahşetli geçmiş zamanın mezar-ı ekber suretini yırtıp, ünsiyetli [dostça] bir meclis-i münevver ve bir mecma-i ahbab [dostların toplanma yeri] olduğunu biaynelyakîn, bihakkalyakîn gösterdi.

- İman, yalnız icmalî ve taklidî bir tasdike münhasır değil; bir çekirdekten, ta büyük hurma ağacına kadar ve eldeki aynada görünen misali güneşten ta deniz yüzündeki aksine, tâ güneşe kadar mertebeleri ve inkişafları olduğu gibi; imanın o derece kesretli hakikatleri var ki, bin bir esma-i İlâhiye ve sair erkân-ı imaniyenin kâinat hakikatleriyle alakadar çok hakikatleri var.

- İmanda bir Cennet çekirdeği ve dalâlette ve sefahatte bir Cehennem çekirdeği bulunduğunu, ben kendim çok tecrübelerle ve hadiselerle aynelyakin görmüşüm ve Risale-i Nur’da bu hakikat tekrar ile yazılmış.

- İmanı kazanmak ve iman ile bu dünyadan dâr-ı saadet-i bâkiye gidebilmek insanların her meselesinden üstün en büyük davasıdır.

- İman-ı taklidî, çabuk şüphelere mağlup olur.

- İmanın istinad ve istimdat noktalarını hâvi olmasından, elhamdülillâh demesi iktiza eder.

- İmanın itasıyla, [verilmesiyle] mezkûr sofralarla beraber, Esma-i Hüsna’da iddihar edilen [toplanan] defineleri de sofra olarak verilmiş oluyor.

- Nur-u iman o elemleri teceddüd-ü emsal [benzerlerinin yenilenmesi] ve tahaddüs-ü visâl [kavuşmayı tahmin etme] ümidiyle izale eder [ortadan kaldırır].

Kaynaklar:

Risale-i Nur Külliyatı

Okunma Sayısı: 302
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı