"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İman, inanç hassasiyeti ve önemi - 4

Nejat EREN
18 Şubat 2025, Salı
İMANSIZLIK VE KÜFÜR VE DEHŞETİ

- İman, izzet-i nefsi intaç ettiği [netice verdiği] gibi, nifak da onun aksine zilleti [alçalmayı] intaç eder.

- İman, kabuğunun içerisindeki lübbü [özü] gösterir. Küfür ise, lüble kabuğu tefrik etmez [ayırmaz]. Kabuğu aynen lüb bilir ve insanı cevherlik derecesinden kömür derecesine indirir.

- İman, lezaiz-i ebediyeyi ismar ettiği gibi, küfür de alâm-ı elimeyi ve ebediyeyi [acı veren ve ebedî olan elemleri] ahirette intaç etmesi, şe’nindendir.

- İmansızlık başka şeylere benzemiyor. İmansızlıkta hiçbir cihet-i lezzet yok.

- Kâfirin ruhunda hırs, adavet [düşmanlık] olduğu gibi, nefsini iltizam [lüzumlu görme] ve nefsine itimadı vardır. Bu sırra binaendir ki, dünya hayatında bazen galebe kâfirlerde olur. Ve keza, kâfir, dünyada hasenatının [güzelliklerinin] mükâfatını filcümle görür. Mü’min ise, seyyiatının [günahlarının] cezasını görür.

- Küfür ise, bürudet [soğuk] gibi, bütün eşyayı birbirinden ayrı gösterir ve birbirine ecnebî nazarıyla baktırır. Bunun içindir ki, mü’minin ruhunda adavet, kin, vahşet yoktur.

- Küfür ise, ruhu, kalbi söndürür, zulmetler içinde bırakır.

- İmansızlara ve cahillere nasihat tesir etmez! Çünkü nasihati dinleyen ancak cehlini bilenlerdir.

NETİCE OLARAK: Bakara Suresi’nin 13. Ayetinin tefsirinde: “[...] tabirinden anlaşılıyor ki; imanı olmayanın, nâstan addedilmemesi lâzımdır. Ancak “nas” tabiri mü’minlere mahsustur. Bu da ya imanın hâsiyetiyle insaniyetin hakikati mü’minlere münhasırdır veya imansız olanlar insaniyetin mertebesinden sukut etmişlerdir.” (İşârâtü’l-İ’caz, s. 121.)

İmanın bütünlüğü içerisinde İslâm’ın akaidi dahilinde olan bütün müştemilât, özellikle de “Şeâir-i İslâmiye” de her mü’min ve Müslümanın sahip çıkıp, tatbik ve müdafaa edeceği manevî değerlerdir. Bunun aksinin veya dikkate alınmamasının doğuracağı neticelerin tehlikesini de Bediüzzaman zamanın Eğirdir Müftüsü’ne, oğlunun Barla’da yapmaya çalıştığı tahribata karşı ikazlarıyla dikkat çekmiştir. Oğlunun Barla’da o zamanda hem “ırkçılık” yaparak, hem de o köyün insanları ve talebelerin nazar ve akıllarını dinsiz felsefenin oyunlarına alet etme çabaları karşısında Barla Lâhikasındaki bir mektupta olayın ciddiyet ve vahametini Bediüzzaman zamanın müftüsüne şöyle ihtar ve ikaz etmektedir:

“Beni haddimden çok fazla hüsn-ü zanda bulunan ve harekâtımı herkesten ziyade hak telâkki eden bir ehl-i ilim,sana itimaden oğlunuza meslekçe dostluk etmiş. O adam bir gün yanıma geldi. Hususî odamda namazımı kılmak vakti geldi. Benimle beraber cemaatle kılmak onun yanında çok ehemmiyetli olduğu halde, gizli ezan-ı Muhammedîyi (asm) işitmekten kulağı müteneffirâne, havftan gelen bir istikrah ile, kalktı, kaçtı. Bu işe sen fetva ver! Fahr-i Âlemin (asm) en nurânî, leziz, kudsî kelimatını işitmekten kaçan bir kulağın altında olan kalpte bulunan iman ne hale girdiğini sen söyle! Bu böyle olsa, başka cahil yahut gençler, o meslekte nasıl boya alırlar, kıyas ediniz, benimle beraber bu işe ağlayınız.” (Barla Lâhikası, s. 233.)

İman, aynı zamanda da “Şeâir-i İslâmiye” ye de sahip çıkmaktır vesselam!

Kaynak: Risale-i Nur Külliyatı

Okunma Sayısı: 1116
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hamide

    18.2.2025 10:09:08

    Allah razı olsun

  • Halil İbrahim Karahanp

    18.2.2025 00:37:44

    Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı