Toplumu dizayn ve siyasetlere alet etmek için, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de dinî duygular ‘kullanılmıştır’; kullanılmaya devam edilmektedir.
‘Dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan’lar olduğu sürece de kullanılmaya devam edilecektir. Din ve ırk konusu her zaman ‘kullanılmaya’ müsait ve iyi netice veren(!) iki konudur.
31 Mart vak’ası, Ticaniler, Şeyh Said ve Menemen hadiseleri ilk anda akla gelenler. Konuya ilgi duyanlar küçük bir araştırmayla gazetemizin arşivinde geniş bilgiye ulaşabilirler.
Yukarıda misalleri verilen hadiselerin neticeleri elbette korkunç oldu. Ülkeyi hem geri bıraktı ve hem de karışıklığa, binlerce ölüme sebebiyet verdi. Kullanılan argümanlar da hemen hemen aynı:
-Şeriat isteriz!..
-Biz gidersek din elden gider’
-Eğer Müslümansan bizim partiye oy vereceksin?!
-Bize oy veren cennete, oy vermeyen Cehenneme gider!..
HUKUKUNU BİLMEK GEREK
Elbette, listeyi uzatmak mümkün. 12 Eylül İhtilalini meşru göstermek için “Çankaya’dan Allah Allah sesleri geliyor” diyenleri de gördük. Bunun iç yüzünü deşifre edip karşı çıkan Yeni Asya’yı; ajanlıkla, dinsizlere hizmet etmekle, komünistlerle beraber hareket etmekle suçladıklarını da gördük.
Bütün mesele Kur’an’ın emrini ifa etmemekten; araştırıp mihenge vurmamaktan, hukukunu bilmemekten ve aklını başkasının cebine koymaktan kaynaklanıyor. “Zira, bir millet cehâletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder.” (Münâzarât, s. 28) Temel hak ve hürriyetlerin içinde, din ve vicdan hürriyeti önemli bir yere sahiptir.
Günümüzde de ‘din elden gider korkusunu’ milletin zihnine yerleştirmek için bir kısım oyunlar oynanıyor. Milyonlarca Müslüman da bilerek veya bilmeyerek bu oyuna alet oluyor.
ALLAH DİNİNİ KORUR
Ey Müslüman korkma, din elden gitmez. Çünkü Allah bizzat dini koruyacağını vadetmiştir. (Saff Sûresi, 8)
Bunu görmezden gelip; dini korumayı çıkar peşinde koşanlara bağlamak Allah’a güvensizlik değil midir? Hem, Allah’ın vaadine güvenmeyip; menfaat ve siyaset peşinde koşanlara güvenmek değil midir? Hem de din namına, dine karşı gelmek değil midir? Unutmayalım ki; “Allah (cc) dilerse bu dini bir facir, fasık veya kafir eliyle de güçlendirir.”
Hem bu itimatsızlık “Sizden herhangi bir karşılık beklemeyen bu kimselere uyun”(Yasin sûresi, 21) ve “Allah size, emânet ve yetkileri o konuda güvenilir ve yetenekli olan ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman, kim olursa olsun adâletle hükmetmenizi emrediyor.“ (Nisa sûresi, 58) Ayetlerine karşı gelmek değil midir?
HAMİYET AYRI, İŞ AYRIDIR
Dini tebliğ eden Peygamber Efendimiz (asm) dünyadan göçünce din elden gitti mi? Dine hizmet eden bazı devletlerin tarihten silinmesine rağmen din hâlen yaşamıyor mu?
Hangi dinsiz, hatta zulümleriyle her tarafa korku salan devletin ülkesinde din elden gitti?
Müslümanlar feraset ve basiretli olmak zorunda. Milletimizi birbirine düşürmek isteyen, huzuru bozan ve menfi ihtilaflarımızdan kuvvet bulan zalimlerin satranç oyunlarına alet olunmamalı.
“Hamiyet ayrı, iş ayrıdır. Salâhat (dindarlık) başka, maharet (hüner ve ustalık) başkadır.” Şu an bu yazıyı okuduğunuz bilgisayar, gazete, gazeteyi basan makine, cep telefonu ve bunların işlemcilerinin hangi dinden veya inançtan kişilerin ürünü olduğunu sormuyoruz.
Camiye imam seçmiyoruz ki dinine ve nasıl yaşadığına bakalım. Kim işimizi iyi yapacak, devlet denilen ve aslında milletin malı olan bir aygıtı kim iyi yönetecek ve kim vatan ve millet menfaatine hizmet edecek; ona bakmalı.
Din adına, dine, vatana, millete zarar veren hareketlerden de uzak durmalı… Vesselam