14-15.04.2016 tarihlerinde Yeni Şafak, Star, Sabah, Türkiye, Hürriyet ve çok enteresandır ki bir de Sözcü Gazetesi’nde her biri kendi muhabirinin haberi olarak, (bir haber ajansından alınmış değil):
“Başsavcılık koordinatörlüğünde; Terörle Mücadele ve Bilişim Şube ekiplerinin soruşturma kapsamında operasyon yaptıkları ve bu inceleme ve operasyonlar neticesinde ordu içerisindeki atamaları etkileyecek ve ordu mensuplarını farklı göstererek terfilerini etkileyecek biçimde yaklaşan YAŞ’ta terfi alması engellenmek istenen askerlerin FETÖ’cü gibi gösterildiği twitter hesaplarının mercek altına alındığı,
• Yapılan incelemede, www.twitter.com adresi bünyesinde alivefa57 isimli Twitter kullanıcısını oluşturan e posta adresinin IP’sinin Yeni Asya Gazetesi’nin Ankara bürosunda çıktığı,
• Terörle Mücadele ve Bilişim Şube ekiplerinin müvekkil gazetenin Ankara bürosuna 13.04.2016 tarihinde, gece baskın yapıp bilgisayarlara ait dijital dokümanları incelediği ve bilgisayarların imajlarını aldığı,” şeklinde haber yapıldı.
Yasal haklarımız olarak; önce iftira ve yalan haberden dolayı savcılığa şikâyet ettik, ihtarname gönderdik ki hem haber kaldırılsın ve hem de cevap ve düzeltme yazımız yayınlansın. Ayrıca Basın İlân Kurumu’na şikâyet ettik ve erişimin engellenmesi için Sulh Ceza Hâkimliği’ne başvuruda bulunduk.
Sonuç mu? Söyleyeyim; sıfır…
Şikâyetimiz sebebiyle takipsizlik kararı verildi, itiraz ettik, reddedildi, bir daha itiraz ettik, kesin olarak reddedildi.
Cevap ve düzeltme taleplerimizin hiçbiri yayınlanmadı… Bakırköy Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurduk, talebimiz reddedildi, itiraz ettik, itirazımız da reddedildi..
Basın İlân Kurumu da yaptırıma mahal yoktur dedi.
Burada bitmedi elbette…
Anayasa Mahkemesi’ne gittik… O da ceza ile uğraşmayın, gidin, tazminat dâvâsı açın dedi..
Yani; altı basın organı sizin hakkınızda operasyon yapıldı ve bunlar terörist çıktı diyor, sonra haber yalan çıkıyor ve başvurabileceğiniz veya sonuç alabileceğiniz hiçbir cezaî yol yok…
(Bu arada, o zaman Hürriyet’in okur temsilcisi olan Faruk Bildirici’nin, o haberi yerden yere vuran bir yazı yazdığını, Türkiye’nin okur temsilcisi Fatih Selek’in de “Altı gazetenin Yeni Asya’ya özür borcu var” dediğini, ama diğerlerinden ses çıkmadığını hatırlatalım.)
Biz de ne yapalım, ne edelim diye düşünürken; gazetemizde, haberlerin yalan olduğu, yargıda hesaplaşacağımız, bize iftira edildiği, eğer ellerinde iddialarını ispatlayacak bir bilgi-belge varsa bunu adlî makamlara vermeleri gerektiği şeklinde haber yaptık.
Sabah Gazetesi bu haberimizin “erişimin engellenmesi” için Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Hem de şikâyet gerekçesi olarak:
“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ; KİŞİ VE KURUMLARA SAYGILI OLMAYI GEREKTİRİR. Kişi ve kuruluşlara saygı göstererek, MANİPÜLASYON VE DEDİKODU GAZETECİLİĞİ YERİNE GERÇEK GAZETECİLİK yapmak yazarın aslî görevi olmalıdır.
Tamamı ile kurgudan ibaret olan birtakım senaryoları kamuoyuna gerçek olarak kabul ettirme amacını havi talebimize konu yayın ile muhataplar, haberciliğin etik değerleri ile bağını koparmıştır. Bu bağlamda talebimize konu yayının, müvekkili kötülemeye ve yıpratmaya çalışmaktan başka bir amaca hizmet etmediği ve gerçekleri çarpıtmak amacı ile hazırlandığı son derece açıktır.
OLUR OLMAZ ORTAYA SAVRULAN GERÇEK DIŞI BAĞLANTILARIN, KİŞİLERİ TÖHMET ALTINDA BIRAKAN SUÇLAMALARIN, HİÇBİR ARAŞTIRMA YAPMAKSIZIN HABER HALİNE GETİRİLMESİ HA- BERCİLİK DEĞİL; AKSİNE BİLEREK VE İSTEYEREK, HABERCİLİK DIŞI AMAÇLAR İLE MEVCUT BULUNAN BİR HUKUKA AYKIRILIĞA ORTAK OLMAKTIR, SEBEP OLMAKTIR” gerekçelerini gösterdi.
Doğru. Basın hürriyeti her şeyden evvel “saygılı olmayı” gerektirir.
Mahkeme de kabul edip bize tebliğ etti...
Yorum unuokuyucumuz yapsın.