"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İşi ehline vermek..

Mustafa ÖZBEK
21 Haziran 2018, Perşembe
Saatimizin bozulduğunu farz edelim.

Bize yakın caddede iki tane saat tamircisi var. Yalnız bu saatçilerden biri beş vakit namazında olmasına rağmen; saat tamirinde iyi bir usta değil, diğeri de genelde ayyaş dolaşır, ancak; saatinizi tamire verdiğiniz vakit gayet güzel tamir edebilecek bir usta. Şimdi asıl soruya gelelim: Saatiniz bozulduğunda hangi tamirciye verirsiniz? Elbette mevzubahis olan saat olduğu ve tamire ihtiyaç duyulduğu için işin ustasına vermemiz gerekiyor. Burada sadece ve sadece saat tamiri konusunda usta mı değil mi ona bakıyoruz haliyle..

Uçağa bineceğiz, ancak iki tane kaptan adayımız var. Biri, beş vakit namazında, ama çok kötü bir pilot, diğeri, namazsız ancak çok iyi bir pilot veya diğerinden daha iyi bir pilot. Şimdi yine aynı soruyu soralım kendimize: Hangi pilotun uçağına bineriz? Bindiğimiz otobüs şoförünün veya uçak kaptanının namaz kılıp kılmadığını sormayız bile. Bizi gideceğimiz yere sağ salim götürmesi en büyük dileğimiz. Uçağa binerken kaptanın namaz kılıp kılmadığını soran ve cevabına göre uçağa binip binmeyeceğine karar veren kimseyi duymadım şu ana kadar..

Aynı misalleri hayatımızın her alanında yaşıyoruz ve çoğu defa farkında olmadan doğru kararlar veriyoruz. Yediğimiz yemeklerden, giydiğimiz elbiselerden ve gittiğimiz doktordan veya kullandığımız ilâçtan vs. her alanda yaşıyoruz bu hakikati.

Kullandığı ilâcı yapanın namaz kılıp kılmadığına bakıp ilâcı kullanan var mı? Şahsen hiç duymadım.

Yıl 630.. Mekke fethedilmiştir. Kutsal vazife olan Sikaye (Gelen hacılara su temin etme ve dağıtma işi) görevi Peygamber Efendimizin (asm) amcası Hz. Abbas’a aitti.

Ancak Hicabe işi (Kâbe’yi koruma, tamir etme, bakımını yapma işi) de o zaman müşrik olan Osman bin Talha’nın uhdesinde idi.

Mekke’nin fethi ve Müslümanların, müşriklere üstünlüğü zamanında Sikaye görevini gören ve hatta Peygamberimizin (asm) amcası olan Hz. Abbas, Hicabe vazifesini de Peygamberimizden (asm) istedi.

Peygamberimiz (asm), Osman bin Talha’yı huzuruna çağırıp Nisa Sûresi’nin 58. Âyetini okuyarak (Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir) yine Hicabe görevini Osman bin Talha’ya vermiştir.

Yani işi verirken Müslüman olup olmadığına bakmamış ve hatta en büyük günah olan şirki işleyen birisine Kâbe’nin anahtarını vermiştir. İşi ustasına vermiştir. Acaba bunu yapmasaydı Allah’ın adalet emrini yerine getirmiş olur muydu? Emaneti ehline (ustasına, o işi iyi yapana) vermemiş olsaydı Allah’ın emrine karşı gelmiş olur muydu?

Peygamberimiz (asm) böyle yapmamış olsaydı, İslâmiyetin ne kadar adil ve doğru bir din olduğunu göstermemiş olsaydı, Osman bin Talha, sonradan Müslüman olur muydu?

Bütün işlerimizin dindar ve ahlâklı insanlar tarafından yapılmasını isteriz, lâkin bu mümkün değildir. Hayat bir mücahede ve imtihan meydanıdır. Ortalıkta dini kullanmak gayet revaçtadır. Mahmutpaşa’da 30 yıl boyunca tezgâh üstünde namazını kılan sonradan aslında gayrımüslim olduğu anlaşılan ve gayrımüslim mezarlığına gömülen esnafı çoğunuz duymuştur.

Lawrence’ı da çoğunuz duymuştur. Namaz kılan, Kur’ân okuyan birisi, ancak sonradan İngiliz ajanı olduğu ortaya çıkan Lawrence.

Evet dini kullanmak ve böylece saf dilleri kandırmak kolaydır. Lâkin hesap gününde ben safdildim, cahildim, beni kandırdılar cevabı geçerli olur mu bilemiyoruz..

Bize düşen oy kullandığımız vakit; ülkeyi kim daha iyi yönetir, kim daha adaletli olur, kim karnımızı daha iyi doyurur, kim İslâm âlemi için daha iyi olur vs. diye düşünüp ona göre oyumuzu kullanmaktır. Eğer sadece namaza bakacaksak bütün işlerimizi cami imamlarına veya mollalara yaptırmamız gerekir. Tabiri caizse köyümüze imam seçmiyoruz ki namazına bakalım, demek ki asıl iş, hangisinin bu işi daha iyi yapacağına bakmaktır. Nitekim Zübeyir Gündüzalp “Şeyhülislâm seçmiyoruz ki, takvasına bakalım. Siyasetçi seçiyoruz. ... ” demiş ve yaşadığı dönem Müslümanlığı daha önde görünen partilere oy vermemiş, aksine Demokrat Parti’ye oyunu vermiştir.

Bediüzzaman Hazretleri de kendisine sorulan : “Bazı nâs, senin gibi mana vermiyorlar. Hem de bazı Jön Türklerin a’mal ve etvarı pis tefsir ediliyor. Zira bazı ramazanı yer, rakı içer, namazı terk eder. Böyle, Allah’ın emrinde hıyanet eden, nasıl millete sadâkat edecektir?” sualine şöyle cevap vermiştir:

“Evet, neam… Hakkınız var. Fakat hamiyet ayrı, iş ayrıdır. Bence bir kalp ve vicdan, fezail-i İslâmiye ile mütezeyyin olmazsa ondan hakikî hamiyet ve sadâkat ve adalet beklenilmez. Fakat iş ve san’at başka olduğu için fâsık bir adam güzel çobanlık edebilir. Ayyaş bir adam, ayyaş olmadığı vakitte iyi saat yapabilir..” (Bediüzzaman Said Nursî-Eski Dönem Eserler- Sayfa 236 (Yeni Asya Neşriyat-2012 Baskısı)

Mesele devlet işleri ise bu işleri kimin iyi yapabileceğini araştırıp ve sadece kendi nefsimizi değil bütün insanları düşünüp kararımızı vermeliyiz. Neticede verdiğimiz oyun da hesabını vereceğiz.

Şahsen bu mesuliyetin altına girmiyorum. Meşveretimizin verdiği karara göre oy veriyorum. Doğru olursa ne ala.. Ama yanlış bir karar ise de, ben mesul değilim.. En güzeli meşverete uymak..

Seçimlerin ükemize hayırlara vesile olması ümidiyle…

Okunma Sayısı: 4426
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı