"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Merhamet, Rabbim merhamet

Mustafa ORAL
11 Mart 2020, Çarşamba
İnsan vahşileştikçe, vahşileşti. Gönül Kâbeleri kin ile kirlenince her yanımızı virüsler sardı. Öyle ki Kâbe’yi bile temizlemek gerekti.

Şimdilerde Kâbe de, gönül Kâbeleri de mahzun… Oysa bir ustadır merhamet, onarır her şeyi. Bir iksirdir merhamet, iyi gelir her kalbe. Tibet’ten Çin’e, İsrail’den Filistin’e aynı söylenir bütün dillerde. Aynı söylense de aynı hissedilmez her yerde. Her yer ateş çemberi, merhamet sürgün edilmiş dünyadan. Kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar düşüyor hayat ağacından. Sevgisizlikten, açlıktan, savaştan... Dünyanın gözünü kan bürümüş, görmüyor. Gözyaşıyla kanlanmış gözlerim, uyku tutmuyor. Mazlumun ağrısı kaçmış sözlerime, kafiye tutmuyor. Demir örgülerle çevrilmiş zavallı dünya. Sirkin ortasında vahşet, kavga, tantana. Hava kış gibi soluyor, rüzgâr kurt gibi uluyor. Ortadoğu kaynıyor, Asya alev alev yanıyor. Ateşe atılıyor çocuklar. 

Kelimelere kurşun işlemez, soğuk yüreklere merhamet. Kurşun geçirmez yelek giymiş adamlar ocak başında. Merhametli melek sureti giymiş kadınlar yoksul sofrasında. Taşları kaynatıyor sızım sızım kanayan yarasıyla. Açlıktan öldü ölecek çocuklar Filistinli kardeşlerine veriyor taşları: Kurşunun yerini tutmaz belki; biz doymasak da oluruz, siz ölmeyin yeter ki…

Sularda ölüm kol geziyor. Bosna’da anneler gözyaşıyla suluyor çocuklarının mezarlarını. Çiçekler solarsa belki çocuğu bir daha dönemez dünyaya. Çiçekler soluyor, çocuklar ölüyor, annelerin gözyaşları kuruyor. Bisikletin altında ezilen çiçek kadar üzülmüyorlar tankın altındaki çocuğa. Çisil çisil yağan yağmurun güzelliğinden dem vuranlar, gözünden gürül gürül kan akan çocuktan söz etmiyorlar. Gökyüzündeki güneş gibi merhamet çekiliyor kalplerden. Dünya karanlığa boğuluyor, tut düşenin elinden. Merhamet yaralı bir kuş gibi uçup gidiyor elimizden. 

Dün kızlar canlı canlı toprağa gömülüyordu Arabistan’da, bu gün insanlık canlı canlı gömülüyor Arakan’da. Dün Musa’lar sepette yüzüyordu Kızıldeniz’de, bu gün masumlar tabutta yüzüyor Ege’de, Meriç’te.

Taşın dilini öğrendi çocuklar, gözyaşının dilini anneler. Suyun kanla tartıldığını bebekler, gözyaşıyla merhamet işçisi şairler. İnsanlar susuyor, taşlar konuşuyor. Tanklar ölüm kusuyor, mezar taşları ağlıyor. Taş çatladı, toprak dağlandı, su dağıldı. İnsanlar gülüp geçiyor, insanlık kalmadı. Çekirdek kayayı, tohum toprağı, incecik kökler taşı yarar. 

Sevinin çocuklar, masumlar, yoksullar, insanlık tabuttan çıkıyor. Ebu Zerler çölden, Ertuğrul Gaziler çadırdan, Bediüzzamanlar Barla’dan şehre iniyor. İnsan olan insan çınar gibi aşkla diriliyor, merhametle direniyor. Kış gitti, bahar geldi, çiçekler açıyor, yeryüzünde hayat yeniden başlıyor.

Okunma Sayısı: 56353
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı