Bilmediğim yollarda,
Çıkmaz sokakların cahiliyken çıkageldin.
Ve hiç gitmedin...
Nefessiz kaldığımda nefesim,
Kızgınlığımda sükûnetim oldun.
Çokluk aldatıcılığıyla kaybolduğum diyarlarda,
Seninle buldum azlık hazinesinin sırlarını.
Bilmediğim çarşılarda,
Yıldızları çakıl taşlarıyla değiştiğim tezgâhlar oldu,
Tezgâha geldiğimi bilmeden.
Suretlerin geçiciliğini, siretlerin kalıcılığına çevirmek
Sadece simyacıların işi değilmiş meğer.
Savunmasız kaldığımdaki sevmelerinden anladım.
Bilmediğim rüyaların
Uyanık kaldığım uykularında,
Düşe kalka yol alırken kendimce ve bencilce,
Sabırlı bekleyişlerinin mahcûbuyum şimdi ben...
Bilmediğim mevsimlerin,
Yönü şaşmış acemî ve soğuk rüzgârıyken
Sönmeyen bir ateşin harıyım şimdi ben...
Bilmediğim savaşlarda,
Yalancı kahramanlara kapılmışlığın sarhoşluğu,
Elinden içtiğim şerbetlerin ayılmışlığıyla yer değişti.
Bilmediklerimden çok bildiklerim var artık elimde...
Zenginliğim oldun benim.
Ve anladım ki,
Ne kadar da yarımmışım.
Nasıl bir yardaymışım,
Kalbe mukabil olanla tamamlanmışım.