Son günlerde iç siyasetin gündemini MHP Lideri Devlet Bahçeli belirliyor.
Daha önce DEM Parti vekilleriyle yaptığı tokalaşmayla dikkatleri çeken Bahçeli, ardında Öcalan hakkında yaptığı açıklama ile gündemi esir aldı. Gerçi bu adımlarla birçok kesimin tepkisini de çekti. Ancak son grup toplantısında teklifinde ısrarcı olduğunu, “Ağırlaştırılmış müebbete çarptırılan teröristbaşı ‘terörün bittiğini, PKK’nın lağvedildiğini’ söyleyecekse DEM grubuna gelsin bunları söylesin; umut hakkından da istifade etsin” sözleriyle dile getirdi.
Bahçeli’nin çözüm sürecinde gösterdiği sert tavır hafızalardaki yerini koruyor. O günkü duruşu ile alâkasız bu yeni siyasî pozisyonun sebebi, birçok tartışma programının da hal-i hazırdaki konusu.
Ancak bu adımların üzerinden fazla geçmedi ki Cumhur İttifakının küçük, ama etkili ortağının lideri ağzındaki baklayı çıkardı. Bahçeli son grup toplantısında, “Eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse, Türkiye siyasî ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir?” demesi ve arkasından da “Bu kapsamda lâzım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır?” dedi.
Anlaşılan o ki, yeni anayasa, Öcalan çıkışı ve “tehdit altındayız” beyanları, Erdoğan’ın yeniden seçilmesi için yapılan plânlı hamleler.
Aday olabilmesi için ortaya koyduğu şartları da not etmek gerekiyor.
“Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılının inşası için Tayyip Erdoğan’ın güven, tecrübe ve birikimiyle tek seçenek”miş gibi sunulması da şaşırtıcı.
85 milyon olan bir ülkede bir kişiden başka istikrar ve devamlılık sağlayacak kimse yoksa vah hâlimize…
Cumhur İttifakının ilkeleri
Bahçeli’nin yeni dönemde de Erdoğan’ın liderlik yaptığı bir Türkiye hayali kurması, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ahmet Selim Köroğlu’nun sözlerini hatırlatıyor. Köroğlu, “Her düzeyde görev alan Cumhur İttifakı mensuplarının hassas olması gereken önemli ilkeleri’ sıralarken, “Cumhur İttifakı mensuplarının en önemli görevinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a inanmak ve güvenmek” olduğunu söylemişti.
Köroğlu’nun sıraladığı diğer “ilkeler”in bazıları şöyleydi: “Cumhur İttifakı’na her ortamda sahip çıkmak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ve 50+1’e sahip çıkmak. Mütevazı olmak, kibirden uzak durmak...”
Öyle görünüyor ki, 2014, 2018, 2023’de üç kez Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ı 4. kez aday yapıp seçtirmek Cumhur İttifakının en temel meselesi… Başka meseleler bundan sonra geliyor demek ki…
Yaptıkları anayasa değişikliğinde cumhurbaşkanlığını yalnızca iki dönemle sınırlamalarına rağmen, Erdoğan üçüncü kez cumhurbaşkanı seçildi. Şimdi yeni bir değişiklikle Erdoğan’a 4. kez adaylığın yolu açılmaya çalışılıyor.
Şimdilerde pek dillendirilmese de mevcut anayasaya göre Meclis bir erken seçim kararı alırsa Erdoğan tekrar aday olabiliyor. Öyle görülüyor ki, bunu aşmak içinde her yol ve her teşebbüs denenecek…
“Sistem iyileştirilecek”miş!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Ekim’de Meclis’in yeni yasama yılı açılışında, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin ilk döneminde tecrübelerin ışığında ortaya çıkan iyileştirme ihtiyacını da yeni anayasa çalışmaları kapsamında değerlendirebileceğimizi ifade etmek istiyorum” demişti.
Buradan iki şey anlaşılabilir: Birincisi bu ucube sisteme devam etmek için anayasa değişikliği, diğeri de sistemin iyileştirmeye ihtiyacının olduğu…
Demek ki, “Yeni anayasa yapacağız” derken demokratik, hürriyetçi ve sivil bir anayasa değil, ucube sistemi iyileştirmek ve dördüncü kez aday olmak düşünülüyormuş.
Şu anki Meclis aritmetiğiyle yeni bir anayasa değiştirmek mümkün değil, nafile bir çaba sarf ediliyor.
CHS’ye küçük ortak sahip çıkıyor!
AKP eski Milletvekili Şamil Tayyar’ın, Öcalan ve kayyım arasında savrulan politikaların Cumhur İttifakı içinde fikrî ayrılığa yol açtığını söylemesi, küçük ortağı hayli kızdırmış. Cevap vermeye bile gerek görmemişler..
Cumhur İttifakı’na büyük ortaktan ziyade küçük ortağın daha fazla sahip çıkması ilginç değil mi?