1 Ekim’de başlayan ve yavaş yavaş kamuoyuna sunulan bir plan ortaya konuyor.
Sonunun nereye varacağı belirsiz olan bu oyun, yeni bir çözüm süreci olarak tanımlanıyor. Ancak önceki çözüm sürecinin ülkeye çıkardığı maliyet ağır olduğu için bu ismin kullanılmayacağı kesin. Peki, yeni sürece ne ad verecekler?
Nasıl bir oyun kurgulanıyor, arkasında neler var, gündemi değiştirmek adına mı yapılıyor? Bu soruların cevabı en azından şimdilik belli değil.
40 yıldan beri devam eden PKK teröründe on binlerce insanı kaybettik. Elbette bu kanın durmasını, terörün bitmesini istemeyen yok. Fakat hatırlayalım, 2015 yılındaki çözüm süreci, iki partinin çabasıyla ilerlemiş, ancak sonuç hüsran olmuştu; masalar devrilirken terör daha da artmıştı. Bu yüzden terörün bitmesi sadece birkaç partinin uzlaşmasıyla değil, topyekûn bütün siyasî partilerin ortak bir irade ortaya koyması ile mümkün.
***
Her hafta bir adım
Süreci şöyle özetleyebiliriz: Meclis yeni yasama yılına başlarken MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin DEM’lilerin elini sıkması ile başlayan, 3 Ekim’de Erdoğan’ın evini ziyareti ile devam eden, ardından MGK’nın toplanmasıyla başlayan süreç adım adım ilerliyor.
Bahçeli, 8 Ekim’de DEM’e, “Samimî elin kıymetini bilin, Türkiye partisi olun” çağrısında bulunarak bir sürecin başladığına işaret etmişti. Bahçeli’nin son hamlesi sonrası yerinden oynayan siyasetin taşları daha yerine oturmamıştı ki MHP lideri başka bir hamle yaparak 22 Ekim’deki grup toplantısında, “Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın” dedi.
Aynı gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihî fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini umut ediyoruz” açıklamasıyla Bahçeli’ye desteğini açıkladı.
***
Nereden nereye…
DEM’in grup toplantısı yaptığı salonda MHP’de grup toplantısı yapıyor. Yani Bahçeli Öcalan’ı konuştuğu kürsüye çağırmış oluyor. Miting meydanında ip atarak Erdoğan hükümetinden Öcalan’ın asılmasını isteyen Bahçeli’nin şimdi de Öcalan’ı cezaevinden çıkarıp Meclis’e davet etme noktasına gelmesi kafaları karıştırıyor.
Kamuoyu son cumhurbaşkanlığı seçiminde, muhalefetin adayına, “Sorarım sana, Öcalan canisini de serbest bırakacak mısın?” diye soran, 6’lı masayı “Masanın altında bir parti daha var” diyerek teröristlerle iş tutmakla itham eden kişinin şimdi bu noktaya gelmiş olmasının altında yatan saik nedir?
Bahçeli’nin zikzaklarına alıştık ama bu sefer gerçekten zirve noktasına ulaştı.
***
Sorular, sorular
“Terör bitti” noktasından sonra gelip eşiğine dayandığımız bu yeni süreçte Öcalan’ın PKK üzerindeki etkisi ne olacak belirsiz. Bu süreci neden iktidarın büyük ortağı değil de küçük ortağı götürdüğü ise ayrı bir muamma. Bahçeli bir adım atıyor, Erdoğan destekliyor. Erdoğan destekleyene kadar da yandaşlar sessiz kalıyor. Destek gelince ezber bozan açıklamalar, sürpriz çıkış, tarihî çağrı” gibi manşetlerle destek veriliyor.
Eğer bu çağrıyı muhalefet Cumhur İttifak’ından bir günce yapsa idi yer yerinden oynar, dahil edilmediği terörist kategorisi kalmazdı.
“Öcalan Meclis’e gelsin” diyecek en son parti MHP olarak düşünülürken, hatta DEM bile böyle bir talep dillendirmemişken Bahçeli’nin bu çıkışının altında neler yatıyor, yarınki grup toplantısında bu şaşırtıcı açılımın hangi maksatla yapıldığına ve ülkeyi hangi zemine taşıdığına dair ipuçlarını da görmüş olacağız.
Kamuoyunun adım adım bir şeye hazırlandığı aşikâr. Bu sefer sahnede ne göreceğiz, bakalım.
***
Umut hakkı
Öcalan’ın Meclis’e getirilerek DEM Parti grubunda konuşturulması önerisinin ardından, “müebbet ağır hapis cezasına mahkûm edilmiş hükümlünün bir gün salıverilmeyi beklemek hakkı” olan “umut hakkı”ndan bahsedilmesi de şaşırtıcı. İlginç olan da bir ay önce DEM’in müebbet hapis cezası alanların 25 yılı doldurması hâlinde şartlı salıverilmesi için Meclis’e kanun teklifi sunmuş olması.
Anlaşılan o ki, bu plan yaz aylarında Meclis kapalıyken hazırlanmış ve yavaş yavaş hayata geçiriliyor.